Kayıtlar

ÇATIŞMA

Resim
Geçtiğimiz ay Sia Insight’ın Future of Work temalı insan kaynakları zirvesi için gerçekleştirdiği “İnsan Kaynakları Dünyasında Yeni Denge Arayışları” başlığını taşıyan araştırmanın “yetkinlik yönetimi” bölümünü ele almıştım. Bu yazıda da aynı araştırmanın pandemi döneminde insan kaynakları yönetimi alanında ortaya çıkan çatışma ve kaygı alanları bölümünü gündeme getirmek istiyorum. Sia Insight’ın araştırması büyük ve orta ölçekli şirketlerin üst düzey yöneticilerinin (CEO, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı), İK yöneticilerinin (CHRO, İK Direktörleri) ve ağırlıkla İK alanında çalışan orta düzey 103 profesyonel yöneticinin katılımıyla online olarak içinde bulunduğumuz yılın Şubat ve Mart aylarında gerçekleştirildi. COVID 19 pandemisi toplumsal yaşamda değişimleri ve dönüşümleri beraberinde getirdi ve iş dünyası da bu devinimden payını alıyor. Hem yurtdışında hem de ülkemizde mekan ve zaman yönetimi başta olmak üzere iş dünyasının hemen her alanı yeniden tanımlanıyor ve bu yenide...

EVDEKİ GENÇLİK

Resim
    Gençler ile ilgili yayınlanan istatistiklerdeki en kritik verilerden birisi uluslararası arenada İngilizce kısaca NEET olarak tanımlanan ve ne eğitimde ne istihdamda yer alan gençleri kapsayan atıl gençlik verisidir.   TÜİK tarafından 17 Mayıs 2021 tarihinde açıklanan en güncel verilere göre, Türkiye nüfusunun 12 milyon 893 bin 750 kişisini, yani toplam nüfusun yüzde 15.4’ünü 15-24 yaş grubunda yer alan gençler oluşturuyor. Bu gençlerin de yüzde 28.3’ü ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerden meydana geliyor. 3 milyon 648 bin 931 genç. Bu gençlerin önemli bir bölümü de kadın. Okumayan ve çalışmayan   genç erkeklerin oranı yüzde 21 iken, genç kadınlarda bu oran yüzde 36. Atıl nüfusu oluşturan gençlerin oranı da son bir yıl içinde yüzde 26’dan yüzde 28’e yükseldi (1). Pandeminin vurduğu kesimlerden birisi de gençler ve özellikle çalışan gençler. Türkiye bu nüfus yapısı itibarı ile tüm OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor ve atıl gençlerin nüfus içind...

SEÇİM

Resim
  Çok uzak bir geçmişte değil, bundan yaklaşık bir buçuk ay kadar önce seçmenlerin algı ve değerlendirmelerinde önemli bir dönüşüm yaşanmaya başlamıştı ve bunun sonucunda da Türkiye’de siyasi yapı alt üst olmuş ve siyasetçiler arasındaki güç dengeleri bozulmuştu. Mart ayının ortaları yakın siyasi tarihin önemli kırılma anlarına tanıklık ediyordu. Bu dönem içinde ülkede yaşanan ekonomik kriz pandemiden öte artık siyasi bir kimlik kazanıyor, ekonomik sorunların kökeninde mevcut iktidar görülüyor ve ülke sorunlarının çözümü için akla ilk gelen isim olan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan yerini muhalefet liderlerine bırakıyordu. Üstüne üstlük seçmenlerin mevcut yönetim biçimine duydukları güven de kurulduğu ilk günden bu yana en düşük seviyelerden birisine iniyordu. Seçmenlerin algısının değişiminde ve farklı siyasi tercihlerde bulunmalarının gerisinde iki ana temel gelişme yer alıyor. Birincisi, kuşkusuz ki, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ve bu durumun seçmenler ...

YETKİNLİK

Resim
Geçtiğimiz hafta KREA M.I.C.E tarafından çok geniş katılımlı (35’in üzerinde ülkeden 5500 izleyici) ve geleceğin iş dünyasındaki sorunları ele almak üzere Future of Work temalı çok önemli bir insan kaynakları zirvesi gerçekleştirildi. Sia Insight da bu Zirve’ye özel olarak büyük ve orta ölçekli şirketlerin üst düzey yöneticilerinin (CEO, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı), İK yöneticilerinin (CHRO, İK Direktörleri) ve ağırlıkla İK alanında çalışan orta düzey yöneticilerin katılımıyla bugünün ve geleceğin insan kaynakları dünyasına ışık tutmak amacıyla bir araştırma gerçekleştirdi. “İnsan Kaynakları Dünyasında Yeni Denge Arayışları” başlığını taşıyan bu araştırmanın saha çalışması KREA HR Services tarafından Şubat ve Mart aylarında gerçekleştirildi ve çalışmaya ülkemizin önde gelen şirketlerinde görev yapan 103 profesyonel yönetici katıldı. Araştırma kapsamında ele alınan konulardan biri de COVID 19 sonrası dönemde iş dünyasında öne çıkacak yetkinlik alanları idi.   ...

MECLİS

Resim
Yarın 23 Nisan. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bayramın bu adla kutlanışını 12 Eylül darbecilerine borçlu olduğumuzu kısaca hatırlatıp, bayramın adının ardında yatan tarihçeyi araştırmayı arzu edenlere bırakıyorum. Bu tarihçe aynı zamanda bir kimlik oluşturmanın da hikayesi. Ben bu yazıda toplumunun TBMM ile kurduğu güven ilişkisine bakmak istiyorum. Toplumların sosyal kurumlar ile kurmuş oldukları güven ilişkisi son derece önemlidir. Her şeyden önce hayatın akışını, günlük yaşam pratiklerini ancak bu ilişki tesis edilmişse sağlamak mümkün oluyor. Güven aynı zamanda düzenin de teminatı. Güven ilişkisinin yıpranması toplumsal çözülmüşlüğü ve kaosu da beraberinde getiriyor. Güven toplumsal kurumlardan beklentilerimize de ışık tutuyor. Dünya Değerler Araştırması (World Values Survey) bulgularına göre, Türkiye’de bir sosyal kurum olarak meclise duyulan güven seviyesinde 1990 ve 2018 yılları arasında önemli değişimler gözleniyor.  Türkiye yetişkin nüfusunun Meclis’e duyduğu güve...

KANAL

Resim
Ülke gündemi yine alt üst; gündem arsızı ülkemizde altında zaten ezildiğimiz yoğun ve ağır konu başlıkları bir anda unutuldu ve Kanal İstanbul, Montrö Sözleşmesi derken bir anda kendimizi darbe tartışmalarının içinde buluverdik. Gazete Pencere’nin manşetten duyurduğu gibi “Bir Kaşık Suda Fırtına” koptu. Darbe tartışmasında birinci düzeyden konunun tarafı olan aktörler (emekli askerler ve iktidar), konuya sonradan dahil olan ittifak üyeleri (MHP ve Millet İttifakı partileri) ve darbe tartışmasına kıyısından köşesinden eklemlenenler (Jandarma, Polis teşkilatı, Boğaziçi Üniversitesi, Danıştay, Yargıtay, Tapu ve Kadastro Erzincan 24. Bölge Müdürlüğü vb.) üzerine söylenecek çok şey olduğu muhakkak. Bunları bir yana bırakıp, tartışmaların göbeğinde duran ve tüm bu çalkantıya zemin yaratan Kanal İstanbul üzerine odaklanmak istiyorum. Kanal İstanbul meselesi iktidarın toplumdan koptuğu, ayrı düştüğü projelerin başında geliyor. Hepimiz son dönemde net bir şekilde fark ediyoruz, Hükümet’in b...

KRİZ

Resim
  Son bir haftaya ne çok şey sığdırdık: Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, sonrasında yaşadıkları ve Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’ye karşı açılan kapatma davası son 30 yılda yaşadıklarımızdan hiçbir şey öğrenmediğimizi gösterdi. Gezi Parkı’nın (ve aslında bir çok tarihi mekanın) mülkiyeti değiştirildi. İlk kez İslami referanslarla bezeli nur topu gibi bir LGBTİ+ davamız oldu. Cumhurbaşkanı’nın bir imzasıyla gecenin bir yarısında uluslararası bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık. Yine bir imza ile Merkez Bankası Başkanı değişti ve sonrasında dolar 8.50’lere kadar yükseldi, borsa çöktü, yoksulduk daha da yoksullaştık. Vaka sayıları bir ay öncesine göre tam ikiye katlandı. Aynı dönem içinde resmen bahar geldi, ancak Sezen Aksu’nun Kutlama şarkısını gönlümüzden geçtiği gibi dinleyemedik, söyleyemedik. Son bir haftada neşemizi ve hayattan aldığımız zevki bir kez daha kaybettik. Üstelik şimdi önümüzde iktidar partisinin kongresinin sonu...

SEÇKİNLER KLÜBÜ

Resim
Tüm dünyada olduğu gibi son günlerde ülkemizde de birçok kişinin dünyasına yeni bir sosyal medya platformu girdi; Clubhouse. Bir ürüne vereceğiniz isim işin yüzde 50’sini halleder diyenleri haklı kılan son derece başarılı bir markalaması var Clubhouse’un. İngilizce kulüp binası anlamına gelen ve Türkçe’ye de doğrudan aynı şekilde çevrilebilecek olan Clubhouse aynı zamanda sosyalleşme mekanı anlamını da taşıyor İngilizce’de. Marka doğrudan ve net bir şekilde herkesin üyesi olamayacağı, ancak seçili insanların parçası olabileceği bir kulüp fikrini hemen zihinlere nakşediyor.   Dünyada Clubhouse İlk kez Nisan 2020’de pazara giren ve Mayıs 2020’de sadece 1.500 kullanıcısı olan Clubhouse,  Şubat 2020 verilerine göre 10 milyon kayıtlı kullanıcıya sahip bir platform. Platformun aktif kullanıcısı da 6 milyon kişi. Bu rakam geçtiğimiz Aralık ayında 600.000 ve bir ay öncesinde de 2 milyon idi. Platform hızla büyüyor. Clubhouse kısa bir sürede kullanıcı sayısını inanılmaz bir hız...