EKRAN

 

“Tüm dünyada ve Türkiye’de son yıllarda televizyon izleme süreleri düşüyor” hemen hepimizin en çok duyduğu cümlelerden birisi; bu cümle dünya çapında kısıtlı bir doğruluk payı içerse de Türkiye dikkate alındığında bir klişe ve bir mit. Rakamlar bize bambaşka bir hikaye anlatıyor.




Dünya genelinde 91 ülkeden elde edilen verilere baktığımızda, kişi başı ortalama televizyon izleme süresi 2010 yılında 3 saat 10 dakika olarak ölçülmüşken, 2020 yılında bu süre 2 saat 54 dakikaya gerilemiş bulunuyor (1). On yıl içinde ortalama televizyon izleme süresi sadece 16 dakika azalmış durumda. Ancak, hemen belirtmek gerekiyor ki, pandemi koşullarının dünyayı vurduğu 2020 yılında ortalama televizyon izleme süresi 6 dakikalık bir artış gösterdi.

Tüm dünyada en az televizyon Okyanusya’da izlenirken (ortalama 2 saat 09 dakika), en uzun süre Afrika’da (4 saat 05 dakika) ve Avrupa ortalaması da 3 saat 54 dakika.

Türkiye tüm dünyada en çok televizyon izlenen ülkelerden biri konumunda yer alıyor ve kişi başı ortalama televizyon izleme süremiz 4 saat 33 dakikayı buluyor. Hane bazlı olarak baktığımızda da televizyon başında geçirilen süre toplam 7 saat 28 dakikaya ulaşıyor.

Türkiye’de televizyon izleme sürelerinin düştüğüne dair iddialar gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmüyor. 2013 yılında 4 saat 18 dakika televizyon izlerken, bu süre yıllar içinde artış göstererek bugün 4 saat 33 dakikaya kadar yükseliyor.

Zamanımızı en çok harcadığımız ekran kuşkusuz ki sadece televizyon değil.

Çoluk çocuk genç ve yetişkin tüm Türkiye nüfusunu dikkate aldığımızda ülkemiz nüfusunun yüzde 97’sinin akıllı telefonu, yüzde 71’inin bilgisayarı, yüzde 44’ünün tableti var ve yüzde 78’i de bir internet bağlantısına sahip. Yine aynı kitlenin yüzde 71’i de aktif sosyal medya kullanıcısı. Dolayısıyla, televizyon dışında zamanımızın önemli bir bölümünü de iş dışı nedenlerle başta cep telefonu olmak üzere tabletler, dizüstü ya da masa üstü bilgisayarlarda geçiriyoruz (2).  




2021 yılı başındaki değerlere göre, bir günde ortalama 7 saat 57 dakikamız internet ortamında ve 2 saat 57 dakikamız da sosyal medyada geçiyor.

Bir yandan daha çok televizyon izliyor ve diğer yandan da internet ortamında oldukça uzun zamanlar geçiriyoruz. Ülkemiz ile ilgili gerçeklerden biri de internet üzerinden sunulan her türlü medya akışını (streaming televizyon içeriği) izleyenlerin gün geçtikçe yaygınlaşması.

Kadın ve genç tüketiciler bu yayıncılık anlayışının ülkemizdeki en önemli taşıyıcıları konumunda bulunuyor (3). Pandeminin etkisi ile yaşadığımız eve kapanma süreci kuşkusuz ki internet üzerinden yapılan yayıncılığın son iki yıl içinde yaygınlaşmasına olanak sağladı ve tüm dünyada olduğu gibi ücretli ya da ücretsiz streaming televizyon içeriği tüketimi ülkemizde de yükseldi. Bu dünyanın yıldızı Netflix. Kadınlarda ve gençlerde en çok izlenen platform olan Netflix’in tercih edilme oranı sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 43.  

Yepyeni bir televizyon izleme deneyimi sunan bu yayıncılığın Türkiye’de yaygınlaşmasının evrensel nedenler kadar bize özgü nedenleri de bulunuyor. Her şeyden önce bu yayıncılık ülkemizde yaygınlaşan özgürlük isteğinin televizyon dünyasındaki karşılığını temsil ediyor. Her ne kadar streaming yayıncılığı yapan kuruluşlar devlet kurumu olan RTÜK yayıncılık kurallarına tabi olsalar da bu platformlar bugün itibarıyla özgürce nefes alınan birer vaha konumunda bulunuyorlar. Kadınlar ve gençler de ülkemizde özgürlük talebinin en önemli bayraktarları.




Bu yayıncılık türünün hızla büyümesinin bir diğer ana nedeni tüketicilerinde yaşattığı kontrol hissi. İzleyiciler medya içeriğinin efendisi konumunda bulunuyor, yayınları ne zaman isterse, nerede isterse, hangi cihaz üzerinde isterse ve ne kadar isterse izleme şansına sahip. Platform üzerinde deneyimlenen bu güç ve kontrol algısı özünde farklı bir özgürlük hissini de altan alta besliyor. 

Kuşkusuz ki, platformların tüketicilerde tatmin ettiği irili ufaklı daha başka motivasyonlar da mevcut.  Tüketicinin ihtiyacı nereden kaynaklanırsa kaynaklansın streaming yayıncılığı çok farklı bir (popüler) kültür tüketimi deneyimine de kapıları ardına kadar açıyor. Türkiyeli tüketiciler de bu deneyime tüm dünya ile birlikte ve hatta dünya ortalamalarından daha yoğun bir şekilde hayatlarında yer açmış bulunuyor.

  

    (1)    Televizyon izleme davranışları ile ilgili tüm istatistikler TİAK Televizyon İzleme Ölçümü 2020 Yıllığı raporundan alınmıştır.  

   (2)    Sosyal medya kullanımı ile ilgili tüm istatistikler We Are Social 2021 Türkiye raporundan alınmıştır.

    (3)    Sia Woman 2020 Araştırması (Kasım 2020, 25 – 55 yaş grubu ve Türkiye kent nüfusu A-B-C1-C2 sosyo ekonomik sınıf temsili 1.000 kadın tüketici ile online görüşme) ve Sia Dijital Derililer 2021 Araştırması (Haziran 2021, 15 – 24 yaş grubu Türkiye kent temsili 1.000 genç ile online görüşme)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FUCK... WILL

YAEFOBİ VE BİR NEFRET OBJESİ OLARAK SEZEN AKSU

SİGARAMIN DUMANINA SARSAM …

"SALYANGOZ" ÜZERİNE (*)

ARAŞTIRMA SEKTÖRÜ

BODRUM

İRONİK BİR SEÇİM

NÜFUS

KONUŞAN MARKALAR

VEGANİZM