Kayıtlar

demografi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

DÖNÜŞÜM 2

Resim
Geçtiğimiz ayki yazımda (DÖNÜŞÜM 1)  pazarlama araştırmalarının öznesi olan insanın daha doğru anlaşılması için toplumsal bir bağlam içinde ele alınmasının bir zorunluluk olduğunun ve bunun için de pazarlama araştırmalarının farklı disiplinler ile el ele çalışması gerektiğinin altını çizmiştim. Araştırmaların ilk ittifak kurması gereken disiplin de demografi, çünkü Türkiye inanılmaz bir hızda bir çok açıdan önemli değişimler geçiyor. Kaldığımız yerden devam edecek olursak, değişen nüfus yapımızın altı çizilmesi gereken üç önemli özelliği bulunuyor. Bunlardan birincisi, hızlı kentleşme oranı, ikincisi değişen hane yapısı ve üçüncüsü de yükselen eğitim düzeyi.   Değişen Nüfus Yapımız Her ne kadar Türkiye’deki kentleşme oranı büyükşehir statüsü tanımlamalarından dolayı 2010’lu yıllarda ciddi bir sapma yaşasa da Türkiye’nin hızla kentleşen bir nüfusa sahip olduğu yadsınamaz bir gerçek (3) . 1980’li yıllarda nüfusun sadece yüzde 44’ü kentlerde yaşarken, 2000 yılına geldiği...

DÖNÜŞÜM 1

Resim
Tüm pazarlama dünyasının araştırma sektöründen ana beklentisi son derece net: isabetli öngörülerde bulunabilmek. Araştırmalardan veri ve bilgi beklentisini çoktan geride bırakan pazarlama dünyası, içgörü keşfi ile ilgili beklentilerini de hızlı bir şekilde tüketti. Veri ve bilgi üretim dönemi ülkemizdeki pazarlama araştırması sektörünün uzunca bir dönemine damga vururken, içgörü üretim dönemi çok daha kısa sürdü. Devir artık öngörülü araştırma yapabilme, öngörü üretim dönemi . İçgörüden öngörüye hızlı bir şekilde geçiş yaptık. Kuşkusuz ki, bu değişimler, bu dönüşümler kesik periyodlarda, birbirinden bağımsız bir şekilde ortaya çıkmıyor; her bir dönem bir öncekinden beslenerek ve onunla eş zamanlı yaşayarak, süreklilik ilkesi çerçevesinde araştırma üretimine ve tüketimine damga vuruyor. Yaşadığımız bu değişimin kök salabilmesi, yaygınlaşabilmesi ve araştırmaların isabetli ve tutarlı öngörülerde bulunabilmesi için temel bir ilkenin kabul edilmesi gerekiyor.   Paradigma Dö...

YAŞLANIYORUZ

Resim
    Hangi amaçla gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, bir ülkenin toplumsal yapısını incelerken ilk bakılması gereken temel göstergelerden birisi o ülkenin nüfus yapısıdır. Nüfus yapısı bir ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal yapısı hakkında bize en temel bilgileri sağlar. Bu yapı, ülkenin bugününü anlattığı kadar geleceğini de bugünden resmeder.   Türkiye’nin nüfus yapısı da son yıllarda son derece hızlı bir dönüşüm gösteriyor ve bu dönüşüm kolay kolay hız keseceğe benzemiyor. Üstelik Türkiye’nin değişen nüfus yapısı sadece tek bir parametre ile özetlenebilecek bir değişim de değil; Türkiye birçok açıdan önemli bir demografik değişim yaşıyor.   Bugünün Nüfus Yapısı Hepimizin bildiği gibi, TÜİK her yılın başında ülkenin nüfusu hakkındaki temel bilgileri paylaşıyor. Benzer bir açıklama bu sene de yapıldı ve nüfusumuz bir önceki seneye kıyasla 1.065.911 kişi artarak 84.680.273 kişiye ulaştı. Nüfus artış hızımız da 2021’de binde 12.7 ve ortanca yaşım...

NÜFUS

Resim
Pandemi döneminde astroloji inanılmaz bir yükseliş yaşıyor. İçinden geçtiğimiz kaos ve belirsizlik günlerinde herkes geleceğin kendisine neler getireceğini merak ediyor, olayları zamanın akışına bırakmak yerine her şeyi önceden öğrenmeye çalışıyor. Benzer bir öngörme tutkusu iş dünyası için de geçerli; şirketlerin yanıtlandırmaya çalıştığı sorular “pandemi sonrasında mevcut tüketici davranışlarının ne yöne evrileceği”, “ekonomik göstergelerin nasıl bir seyir izleyeceği” gibi önemli sorulara yoğunlaşmış durumda. Her disiplin kendi araçlarının yardımıyla geleceği öngörmeye, kestirmeye çalışıyor. Tüm disiplinler arasında geleceği öngörme konusunda en keskin, en geçerli tahminlemeleri yapabilen kuşkusuz ki demografi. Demografi, bir toplumun nüfus yapısını, hareketliliğini ve dönüşümlerini inceleyen ve geleceğe dair isabetli tahminlemelerde bulunabilen bir sosyal bilim dalı.  TÜİK geçtiğimiz hafta 2020 nüfus verilerini açıkladı ve Türkiye nüfusunun 84 milyona yaklaştığını ilan ett...