Kayıtlar

Deprem etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

TRAVMA

Resim
  Sayılı gün çabuk geçer derler, geçiyor. Ben bu yazıyı kaleme alırken Türkiye’nin geleceğini belirleyecek seçimlerin başlamasına tam 38 gün 21 saat 40 dakika kalmış bulunuyor. Seçimlerle ilgili bildiğimiz ilk şey Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde yarışacak adaylar ve ikincisi de Genel Seçimler’e katılacak ittifaklar ve siyasi partiler. İttifaklarda yer alan siyasi partilerin seçime nasıl bir yapı içinde katılacakları ve seçmene sunulacak aday listeleri de önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. İttifakların ve siyasi partilerin liste hazırlıklarını, milletvekili aday adaylığı sayısından yola çıkarak toplumda cazibesini yitiren ve arttıran siyasi partileri, vitrine yerleştirilen isimleri, D’Hondt sisteminin inceliklerini, ittifaklardan gelen çatlak sesleri, egolarının ve kişisel hırslarının kurbanı olan siyasetçileri, seçim gününde ve sonrasında bugün alınan kararların sonucunda verilecek hesaplara dair beklentileri, Cumhurbaşkanı adaylarının konuşma ve vaatlerini ve çok daha fazlasını...

SEÇİME DOĞRU

Resim
  Ocak ayındaki yazımda 2023  yılına nasıl bir ruh hali ile girdiğimizi, temel endişelerimizin nerelerden beslendiğini ve yeni yıla yönelik beklentilerimizi ele almıştım. Tüketicileri yakından dinlemek ve anlamak kuşkusuz ki her zaman önemlidir, ama bugünlerde bu konu daha da önem kazanıyor, çünkü tüketicilerin ruh halini, beklentilerini ve davranışlarını etkileyebilecek bir başka önemli faktör daha devreye giriyor: 2023 seçimleri. Hiç kuşku yok ki, seçime yönelik beklentiler ve siyasi tercihler tüketicilerin satın alma alışkanlıklarında, yatırımlarında, borçlanma davranışlarında ve bu konular etrafında alınan kararlarda etkili olacak. Bu etki seçime yaklaştıkça daha da kuvvetlenecek. Ancak, bu süreçte toplum çok önemli bir doğal afet ile karşı karşıya kaldı ve Kahramanmaraş merkezli deprem tam 10 ili etkiledi. Depremin yıkıcı etkisi, deprem sonrası yaşananlar ve on binlerce kayıp bu doğal afeti bir anda toplumsal afete dönüştürdü. Toplum, deprem karşısında donup kaldı, ...

DEPREMDEN SONRA

Resim
    Sia Insight araştırma şirketinin üç büyük ilde yaşayan yetişkin nüfus ile gerçekleştirdiği Ekonomik Gündem Araştırması sonuçlarına göre, seçmenlerin yarısından fazlası deprem bölgesinde yapılan arama kurtarma çalışmalarını başarılı bulurken (yüzde 53), deprem bölgesine gönderilen yardımların dağıtılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ile ilgili yapılan çalışmaları başarılı olarak değerlendirenlerin oranı metropol nüfusu içinde yüzde 43’e düşüyor. Bu çalışmaları kadınlardan ziyade erkek seçmenlerin, gençlerden ziyade de orta yaş üzeri seçmenlerin başarılı bulduğu görülüyor. Hükümet’in deprem sonrasında izlediği politikaları başarılı bulan seçmenlerin oranı yüzde 37’ye kadar düşerken, yüzde 39’u da deprem sonrasında izlenen Hükümet politikalarını beğenmiyor. Hükümet politikalarını başarılı bulanlar özellikle 45 yaş üzeri, erkek ve alt sosyo-ekonomik sınıf mensubu olan seçmenler. Metropol illerinde yaşayan seçmenlere göre, deprem çalışmalarında en başarılı görülen...

İŞTE HAYATINIZ

Resim
  Bu ayın başlarında Twitter’da bir haber görmüştüm, çok net hatırlıyorum. Gazete Duvar bir ambulansın yolda ilerlemesini sağlamak için araçların fermuar sistemiyle yol vermesini haber yapmıştı. Evet, herhangi medeni bir ülkede günlük hayatın sıradan bir uygulaması bizde haber değeri taşıyor. Bu konunun haber niteliğini pekiştiren boyut Sağlık Bakanı ile İstanbul Valisi’nin bu davranışlarından ötürü sürücülere teşekkür etmesiydi. Bakan Koca bu “örnek davranışa” yönelik teşekkürünü sosyal medya hesabından kamuoyu ile paylaşmıştı. Fermuar sisteminin uygulanması ve bunun devlet ve hükümet temsilcileri düzeyinde teşekkür ile ödüllendirilmesi zaten olması gerekenler üzerinden mutlu olduğumuzu, kendimizi iyi hissettiğimizi bir kez daha hatırlattı bana. Ülkenin içinde bulunduğu duruma, geldiğimiz seviyeye bir bakar mısınız?  Vasat hayatlar üzerinden mutluluk devşiriyoruz. Çok değil kısa bir süre sonra vasat hayatlarımızın bile pamuk ipliğine bağlı olduğunu, hayatımızın aslınd...

2020: DAMGA VURANLAR

Resim
  Zaman bizden bağımsız bir mefhum, kendi dinamikleriyle hareket ediyor. Varlığı ve doğası fizikçilerin ve felsefecilerin çalışma alanı. Bizler ise onu anlamlandırabilmek adına yıllara, aylara, günlere ve daha da küçük zaman aralıklarına bölüyoruz; zamanı belirli kesitlere ayırıyoruz. Hayatımızı bu kesitler üzerinden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bugüne, geçmişe ve geleceğe bu kesitler üzerinden iz bırakmaya çalışıyoruz.   Yıl da bu kesitlerin en anlamlılarından birisi. Her yılın sonunda geriye dönüp bakıyoruz ve kendimize bir Z raporu çıkarıyoruz. 2020 yılı hepimizin hayatında bir çok ilke imza attı; tüm dünyayı ve bireysel hayatlarımızı alt üst etti, değiştirdi ve dönüştürdü. Bütün bir sene boyunca yaşadıklarımızı, duygu ve düşüncelerimizi, istek ve beklentilerimizi anlamaya çalıştık. Bu alt üst oluş süresince araştırmacılar, sosyologlar, ekonomistler, felsefeciler, psikologlar, fütüristler, pazarlamacılar, siyaset bilimciler ve tüm bilgi ve irfan üretenler ol...

2020

Resim
  2020 neredeyse başladığı günden bu yana hiç birimize iyi gelmeyen bir yıl oldu. Bitmesine iki hafta kala bu yılın ardından kullandığımız ve zihnimizde çağrışım yaratan kelimeler de belli: “felaket”, “korku”, “berbat”, “endişe”, “hüzün”, “can sıkıntısı”, “boşluk”, “çaresizlik” ve “umutsuzluk”. 2020 Ankaralılar için “hüzün” ve “umutsuzluk” demek; İstanbullular için 2020 “felaket” ve “virüs” anlamına geliyor ve İzmirliler için de sonuçta “her şeyiyle berbat” bir yıl 2020 (1). Üç büyük ilde yaşayan yetişkinlerin yüzde 79’u 2020’den memnun kalmazken, sadece yüzde 5’i bu seneyi memnuniyetle bitiriyor. 2020’den duyulan memnuniyetsizlik gençler arasında doruğa ulaşıyor. Bir yandan koronavirüsü ile diğer yandan da ekonomik sorunlarla uğraştığımız bu seneden nasıl memnun kalalım ki? 2020’ye girerken yetişkin nüfusun yaklaşık üçte biri geleceğe iyimser gözlerle bakarken, yılı kapatırken bu oran beşte bir seviyesine kadar düştü. Bu sene geleceğe umutla bakma, iyimser olma güdümüz iyice örs...

DEPREM

Resim
  Deprem, en büyük korkumuz ölümle bizi sosyal olarak yüz yüze getiren en derin trajedi kaynaklarından birisi. Kuşkusuz doğal afetlerin hemen tamamı böyle; hepsi bizi toplumca ölüm gerçeği ile yüzleştiriyor. Yine de bizim bu ülkede en çok karşı karşıya kaldığımız afet deprem ve onun hayatımızdaki etki gücü diğer afetlerden daha büyük. Sel, yakın tarihimizde sıklığı ve yıkıcılığı ile depremin hemen arkasından geliyor ve iklim krizi nedeniyle bu gidişle hayatımızda daha da etkili olacak. İzmir depremi hepimizin hayatında derin izler bırakan depremlerden biri olarak hafızamıza kaydedildi. Depremde kaybettiklerimiz, bir mucize eseri hayata geri dönenler artık ortak anılarımızın bir parçası; depremle özdeşleşen apartman isimleri unutulmazlarımız arasına katıldı; Bayraklı sanki hepimizin bir dönem yaşadığı ortak mahallemiz; depremde canlı kurtulan kedilerin, köpeklerin yüzleri hafızamıza nakşedildi; depremzedelerin hayat hikayeleri artık hepimizin hikayesi. 2020 yılında bir çok depre...