KADIN
Perşembe günü yayınlanan
yazılarımı genellikle Salı günleri yazıyorum; bugün 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü ya da daha yaygın kullanımıyla Dünya Kadınlar Günü. Gecikmeli de
olsa kutlu olsun.
TÜİK tarafından
geçtiğimiz günlerde yayınlanan 2021 İstatistiklerle Kadın çalışması oldukça
ilginç bir veriyle başlıyor; ama ondan önce hemen belirtelim, Adrese Dayalı
Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, ülkemizde 42.252.172 kadın yaşıyor ve
kadınlar ülke nüfusunun yüzde 49.9’unu oluşturuyorlar (1).
Dünya nüfusunda ise kadınlar erkeklerden daha fazla.
Ülkemizdeki kadın ve
erkek nüfus yapısı oldukça ilginç bir denge izliyor. Her ne kadar genel nüfus
yapısı yüzde 49.9 ve yüzde 50.1 olarak neredeyse eşit gibi dağılsa da, aslında
nüfus yapısı 0 – 59 ve 60 yaş ve üzeri olmak üzere iki ayrı büyük dilim içinde önemli
farklılıklar taşıyor. 0 – 59 yaş arası erkeklerin ve 60 yaş üzeri de kadınların
çoğunlukta oldukları yaşlar. 0 – 29 yaş grubunda kadınların oranı yüzde 49
iken, 30 – 59 yaş grubunda nüfus yapısı dengeye ulaşıyor ve 60 yaş üzerinde ise
kadınlar lehine bozuluyor; 60 – 74 yaş grubunun yüzde 52’si, 75 – 89 yaş
grubunun yüzde 59’u ve 90 yaş üzeri nüfusun da yüzde 73’ü kadın.
Türkiye’nin demografik
yapısına ilişkin olarak kurduğumuz en temel cümlelerden birisi olan “Türkiye nüfusu yaşlanıyor” cümlesi bu saptama
ile farklı bir derinlik kazanıyor. Evet, Türkiye nüfusu yaşlanıyor, ama
yaşlanan nüfus da kadınlardan oluşuyor. Bu bilgi politika üreticilerinin,
şirketlerin ve bilumum kurumun dikkate alması gereken önemli bir husus olarak
karşımıza çıkıyor.
Kadınların nüfus yapısı
içindeki payı yıllar itibarıyla sabit kalsa da eğitim ve iş hayatı gibi iki
önemli sosyal kuruma katılımlarında bir dönüşüm gözlemleniyor.
25 yaş ve üzeri nüfus
içinde en az bir eğitim düzeyini tamamlayan kadınların oranı 2008 yılında yüzde
73 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 88 oldu. Eğitim düzeyinin yükselmesine
paralel olarak, aynı yaş grubu içinde üniversite mezunu olan kadınların oranı da
2008’de yüzde 8 iken, 2020 yılında yüzde 20’ye ulaştı.
Bu değişimin bir
uzantısı olarak kadınların iş gücüne katılım oranı ve niteliği de değişmeye
başladı. 15 yaş ve üzeri kadınlar arasında iş gücüne katılım oranı 2008 yılında
yüzde 25 iken, 2020 yılında yüzde 31’e yükseldi. Ancak, hemen belirtmek
gerekiyor ki, son senelerde kadınların iş gücüne katılım oranında bir gerileme
gözlemleniyor. Bu oran 2017 yılında yüzde 33’e kadar artmıştı.
Kadınların istatistiklerde aldığı pay her zaman güzel gelişmelere işaret etmiyor. Resmi rakamlara çok fazla dökülmese de Türkiye’de kadınların karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisi şiddet.
Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı’nın 2021 yılında yayınladığı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4.
Ulusal Eylem Planı 2021 – 2025’te yer alan ve 2014 tarihli Türkiye’de Kadına
Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması bulguları Türkiye’de her 10 kadından 4’ünün
partneri tarafından yaşamının herhangi bir döneminde şiddete maruz kaldığını
göstermektedir (2).
Bu verinin eskiliği bile
çok şey anlatıyor. Öte yandan, ülkemizdeki yetişkin kadınların yüzde 51’i
kadına yönelen şiddetten devleti sorumlu tutuyor ve yüzde 83’ü de kadına karşı
şiddete yönelik cezaların arttırılmasını destekliyor (3).
Kadına yönelik şiddetin
en çarpıcı göstergesi anıtsayac.com sayfalarında yer alan ve her geçen gün
artan rakamlar ve şiddetten ölen kadınların isimleri. 2021 yılında tam 418
kadın uğradığı şiddet sonucunda hayatını kaybetti, bu yazının yazıldığı gün bu
rakam 2022 için 73.
Sayaçtaki bu rakamın
sabitleneceği, şiddetten uzak günler hepimizin en önemli temennisi.
-------------------------------------------------
(1)
TÜİK, İstatistiklerle
Kadın, 2021 (Mart 2022),
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Kadin-2021-45635&dil=1
(2)
Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı (2021) Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı 2021 – 2025, s.23, Ankara.
(3) Sia Insight, Sia Mood Woman 2020, 25 – 55 yaş grubu
Türkiye kent nüfusu temsili 1000 kadın ile Kasım 2020’de online görüşme
Yorumlar
Yorum Gönder