MUHALEFET VE TOPLUMSAL HEYECAN
Bundan tam bir ay önce
Gazete Pencere’deki “Sezen ve Tarkan” başlıklı yazımda paylaşmıştım,
hatırlatayım: “Hem Sezen Aksu hem Tarkan mektuplarıyla, şiirleriyle ve
şarkılarıyla toplumda bir heyecan dalgası yaratmayı başardılar, her ikisinin de
eylemi kendini aşan bir toplumsal enerjiyi ateşledi. Her iki ismin de başarısı
duygulara dokunmaları, toplumla duygusal bir bağ kurmaları oldu. Bu da
Türkiye’de muhalefetin en önemli eksiklerinden birisi; muhalefetin bugün
toplumla heyecana dayalı, duygusal bağı kuvvetli bir ilişkisi olduğunu öne
sürmek mümkün değil. Türkiye’de bugün böyle bir siyasi muhalefet bulunmuyor,
muhalefet toplumu harekete geçirme gücünden ve becerisinden yoksun” (Sezen ve Tarkan) .
Bugün bu iddianın metropol
illerinde yaşayan seçmen nezdindeki karşılığını paylaşmak istiyorum (1).
Hatırlanacağı gibi,
başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere altı muhalefet partisi 28 Şubat günü aylar
süren bir hazırlık sonrasında Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni
başlıklı bir bildiriye imza atmış ve metni kamuoyu ile paylaşmıştı.
Metnin kamuoyunda
yarattığı etkiye geçmeden önce hemen söylemek lazım, bu kadar uzun isimli bir
metni hedef kitlesinin zihninde tutması ve tekrarlaması pek mümkün değil.
Kuşkusuz ki, resmi bir metnin ismi bu kadar ve hatta daha da uzun olabilir, ama
kamuoyuna sunulan metnin zihinlerde yer etmesi için daha az sözcüklerle
markalanmasında fayda bulunuyor. İnsan zihni sınırlı bir kapasiteye sahip, iki
üç kelimeden uzun bir şekilde markalanmış herhangi bir şeyi zihninde tutamıyor.
Zihinde yer etmeyen bir şey de kolay kolay kabullenilmiyor.
Zarfı bir yana bırakıp içeriğe ve metnin toplumdaki karşılığına geri dönecek olursak, yaklaşık 48 sayfadan oluşan metin yeni dönemin idari yapısının ana hatlarını tanımlıyor ve yeni dönemde birçok kurumun da nasıl bir düzenlemeye tabi tutulacağının ipuçlarını paylaşıyordu.
Metropol illerinde yaşayan
seçmenlerin üçte ikisinden fazlası muhalefetin bu mutabakat metni ile ilgili
gelişmelerden haberdar bulunuyor (yüzde 68). Mutabakat metni, 18 -35 genç ve
genç yetişkin seçmenlerden ziyade 35 yaş ve üzeri seçmenler nezdinde daha çok
takip edilmiş. Bunun yanı sıra, erkek ve üst ve orta üst sosyo-ekonomik sınıf
mensubu metropollü seçmenler bu metinden haberdar konumda bulunuyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni destekleyen ya da karşı olan seçmenler
arasında bu metnin duyulma oranı neredeyse bire bir aynı.
Metropollü seçmenlerin
yüzde 35’i metni desteklerken, yüzde 28’i metni desteklemiyor ve yüzde 5’nin de
bu konuda bir fikri bulunmuyor. Daha önce de paylaştığım gibi, seçmenlerin
yüzde 32’si de metin hakkında bilgi sahibi değil ve gelişmeleri takip etmemiş.
Metnin en önemli destekleyicileri orta üst ve üst sosyo-ekonomik sınıf
seçmenleri.
Seçmenlerin metne
verdikleri desteğin bir adım ötesine geçtiğimizde ilginç bir tutum ile
karşılaşıyoruz. Seçmenlerin yüzde 35’i metni desteklerken, mutabakat metnini
beğenen seçmenler yüzde 29’a kadar düşüyor. Metni desteklemeyen ve beğenmeyen
seçmenlerin oranı ise değişmiyor, birebir örtüşüyor. Parlamenter sisteme dönüş
çağrısı yapan bu metnin seçmenlerde harekete geçirdiği rasyonel (destek) ve
duygusal (beğeni) boyutlardaki dengesizliğin ve yaşanan altı puanlık bu kaybın son
derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Konuyu bir adım daha
ileri taşıyıp metnin altı partili muhalefet yapısı hakkındaki seçmen algılarını
değiştirip değiştirmediğine bakacak olursak, metinden haberdar olan seçmenler
arasında yüzde 52’lik bir kitlenin bu muhalefet partileri hakkındaki olumlu ya
da olumsuz algılarında bir değişim olmadığını gözlemliyoruz. Yüzde 25’lik bir
kitle ise metnin açıklanmasından önceki döneme göre bu altı partili muhalefet
yapılanmasına artık daha olumlu olarak bakıyor; bu kitle tüm seçmenlerin yüzde
17’sine denk geliyor. Yüzde 23’lük bir kitle ise bu yapıya metin
açıklanmasından önceki döneme kıyasla daha olumsuz bir tutum içinde; bu kitle
de tüm seçmenlerin yüzde 16’sına eşit.
Dolasıyla,
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni metropol illerinde yaşayan
seçmenlerin sadece yüzde 1’lik bir kesiminde daha pozitif bir algı oluşturmuş
bulunuyor.
Bu mutabakat metninin seçmenlerin algılarından ve tutumlarından sonra davranışsal boyutta da bir değişime yol açıp açmadığına bakmak gerekiyor. Davranışsal değişimin de göstergesi seçmenlerin güncel siyasi parti tercihi. Dolayısıyla, seçmen tercihleri araştırmalarının bir de bu gözle okunmasında fayda var.
Mutabakat metninin
seçmen algı ve tutumlarındaki karşılığına baktığımızda altı muhalefet
partisinin toplumla paylaştığı bu metnin seçmen davranışlarında bir değişim yaratma
ihtimali son derece düşük.
Her şeyden önce,
davranışın tetikleyicisi olabilecek algısal ve tutumsal değişim son derece
zayıf. Toplamda sadece yüzde birlik bir seçmen kitlesinin metnin açıklanmasından
önceki döneme kıyasla bu altı parti hakkında daha pozitif düşündüğünü
görüyoruz.
İkincisi, metin, topluma
önemli değişimler vadediyor, ama seçmen bu metne “peki, tüm bu değişimlerin
bana faydası ne” diye sorduğunda alacağı somut bir yanıt yok. Yapılan birçok
kamuoyu araştırması seçmen gündeminin ekonomi, zamlar ve geçim güçlüğü olduğunu
gösteriyor. Kamuoyunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ya da Parlamenter
Sistem arasındaki tercihi bir yana (metropol seçmenlerinde ibre bir süredir
parlamenter sistemi işaret ediyor), seçmenlerin öncelikli meselesi kesinlikle bu
değil. Sistem tartışması bugün itibarı ile seçmen gündeminde önemli bir sırada
yer almıyor. Bu aşamada gündemi dikkate aldığımızda muhalefet partilerinin
seçmene sunduğu ile seçmenin beklentisi örtüşmüyor.
Üçüncüsü, bu altılı
muhalefet yapısının geleceği, seçimlerde bir ittifaka dönüşüp dönüşmeyeceği ve
eğer bir ittifaka dönüşürse seçmene ne vadedeceği gibi konuların belirsizliği
bu yapının zayıf karnını oluşturuyor ve bugünkü iddialarının ve önermelerinin
gücünü zayıflatıyor. Muhalefet toplumda yapacağı makro dönüşümün yapısını tanımlıyor,
ancak bu dönüşümün kamuoyunun sorunlarına kimin tarafından ve nasıl müdahale edileceği
ile ilgili konulardaki belirsizliği muhalif hareketin attığı adımların toplumda
bir heyecan dalgası yaratmasını ve toplumsal enerjiyi ateşlemesini engelliyor.
Kuşkusuz ki, muhalefetin
toplumsal bir hareketlilik ve heyecan yaratmasını engelleyen başka dinamikler
de var. Ekonomik sorunlar ile fiyat artışlarının ve bu konuların Hükümet
tarafından ele alınış biçiminin, Ukrayna – Rusya Savaşı’nın ve bu savaş ile ilgili
olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye’nin konumunun kamuoyunda nasıl
algılandığı gibi birçok güncel gelişme seçmenlerin muhalefet ile ilgili
değerlendirmelerini ve tercihlerini etkiliyor. Bu aşamada hem muhalefetin hem de
iktidarın öncelikli işi kuşkusuz ki tüm bu gelişmelerin ışığında seçmenlere kulak
vermek ve seçmenlerin söylediklerini doğru olarak okuyabilmek.
-------------------------------------------------
(1) Sia Insight, Ekonomik Gündem Araştırması Mart 2022, 3 büyük ilde yaşayan 18-65 yaş grubu 408 tüketici ile 08 – 17 Mart 2022 tarihleri arasında bilgisayar destekli telefon görüşmesi
Yorumlar
Yorum Gönder