ARAŞTIRMA SEKTÖRÜ
Türkiye Araştırmacılar
Derneği (TÜAD) her yıl olduğu gibi bu yıl da geçmiş yılın değerlendirmelerini
içeren Sektör Büyüklüğü Raporu’nu hazırladı ve geçtiğimiz haftalarda araştırma/
veri toplama şirketleri temsilcileriyle ve araştırma veren şirketlerle
düzenlenen toplantılarda sonuçların ana başlıklarını paylaştı.
Bu yazıda 2021 raporunda
öne çıkan üç ana başlığı ele almak istiyorum.
Araştırma Sektörü Büyümüyor
Türkiye araştırma sektörü,
COVID 19 pandemisinin alt üst ettiği 2020’ye 2019 yılında 690.000.000 TL ciro gerçekleştirerek
girmişti ve enflasyondan bağımsız olarak yüzde 8’lik bir büyüme
gerçekleştirmişti. Enflasyonu göz önüne alacak olursak, sektör 2019 yılını
yüzde 6 küçülerek kapatmıştı.
Tüm diğer sektörlerde
olduğu gibi, araştırma sektörü de 2020 yılını çok önemli darbeler alarak
geçirdi ve yılı 726.850.000 TL ciro ile tamamladı. Sektör bu zorlu sene içinde kağıt
üzerinde yüzde 5 büyümeyi başarmıştı, ancak enflasyon hesaba katıldığında durum
daha dramatik bir hal alıyordu; sektör yine önemli bir küçülme yaşamıştı.
Peki, araştırma
sektörünün küçülmesi son yıllara özgü bir gelişme mi diye sorabilirsiniz ve bu
sorunun yanıtı aslında sektör ile ilgili çok önemli bir tespiti ve sorunu
gündeme getirmemize vesile olacaktır: araştırma sektörünün kronik bir
büyüyememe sorunu bulunuyor.
Son on yılın rakamlarına
bakacak olursak, araştırma sektörünün 2011 yılındaki cirosu 329.080.000 TL idi
ve bu ciro 2020 yılında biraz önce de paylaştığım gibi 726.850.000 TL’ye
ulaşmıştı. Son on yılda sektör enflasyondan bağımsız olarak yüzde 121 oranında
bir büyüme gösterdi. Hesaplarımıza enflasyon faktörünü de dahil ettiğimiz
zaman, 2011 baz fiyatlı ciro 2020 yılı sonunda 294.005.000 TL’ye denk geliyordu
ve sektör aslında on yıl içinde yüzde 11 küçülmüş bulunuyordu.
Sektör, 2011 – 2017 yıllarında aynı ciro etrafında bir performans gösterirken, 2018 ve sonrasında reel olarak küçülmeye başladı. Üç yıl üst üste büyüyemeyen sektörlerin, kategorilerin, şirketlerin ve markaların başı ciddi sorunlarla derttedir.
Durumu daha da
dramatikleştirmek için sektörün dolar cinsinden performansına da bakabiliriz.
2011 yılında cirosu 196.000.000 USD olan araştırma sektörünün 2020 yılındaki
büyüklüğü 103.540.000 USD olarak kayıtlara geçti; bu, son on yıl içinde sektörün
enflasyon hesaba katılmadan bile Amerikan doları cinsinden yüzde 47 oranında
küçülmesine denk geliyor.
Sorun büyük: araştırma
sektörü büyümüyor, her sene küçülüyor.
Paneller Dışında Araştırma Sektörü
Araştırma sektörünün
içinde bulunduğu durumu daha net olarak teşhis edebilmek adına mevcut resme
panelleri dışarıda bırakarak bakmak daha doğru olacaktır.
Araştırma sektörünün
2020 yılında yüzde 5 olarak büyüdüğünü paylaşmıştım, panelleri dışarıda
bırakacak olursak, sektör aslında yılı sadece yüzde 0.3 büyüme oranı ile
kapattı. Paneller araştırma sektörünün en önemli kalkanları; panellerin
olmadığı bir durumda araştırma sektörü pandemi karşısında son derece kırılgan ve
zayıf bir yıl geçirmiş bulunuyor.
2011 yılı paneller
dışındaki araştırma cirosunu baz olarak alacak olursak, 2020 yılının sonuna
geldiğimizde enflasyon karşısında sektörün bu bölümünün gerçekte yüzde 39
küçülmüş olduğunu görüyoruz. Sektör genelinin son on yılda yüzde 11 oranında
küçülmesine karşılık, paneller dışındaki toplam ciro gerçekte yüzde 39 oranında
küçüldü.
Dolayısıyla, sorun aslında
daha da büyük: araştırma sektörünün paneller dışında kalan faaliyetleri her
sene daha büyük bir oranda küçülüyor.
Türkiye’de araştırma
sektörünün hem genelde ve hem de paneller dışında küçülme yaşadığı bu dönem
içinde sektöre damga vuran iki konuya daha kısaca değinmek istiyorum.
Bu konulardan birincisi son yıllarda ülkemizdeki araştırma şirketlerinin sayısının hızla artması. Burada karabatak misali siyasi araştırma alanında faaliyet gösteren şirketleri değerlendirmeye almıyorum bile. Ülkemizde son yıllarda araştırma şirketlerinin sayısının arttığı gözle görülür bir gerçek. Bu artıştaki kaynaklardan bir tanesi veri toplama şirketi statüsündeki şirketlerin kabuk değiştirerek araştırma şirketine evrilmesi. Ancak, burada asıl dikkat çekici olan özellikle pazarlama araştırması ve veri analitiği alanlarında yeni kurulan şirketlerin sayıca artmış olması.
Kuşkusuz ki, sektörde
yeni yeni şirketlerin kurulması son derece önemli ve sevindirici bir gelişme.
Ancak, burada önemli bir sorun da var. Yeni şirketler sektörün büyümesine katkıda
bulunmuyorlar, tam tersine, sektör artık daralan bir pazarda daha fazla sayıda
oyuncu ile faaliyet gösteriyor. Pasta gittikçe küçülen bir pasta, dilimler
şirketler arasında küçülerek gidip geliyor.
İkinci önemli konu ise
araştırma sektöründe yapılan projelerin sayısının artması. Araştırma sektöründe
faaliyet gösteren hemen her şirketin bildiği bir gerçek bu. Dört beş sene
öncesinde 100 birimlik bir ciro için gerçekleştirilen araştırma sayısı ile
günümüzde 100 birimlik ciro için gerçekleştirilen araştırma sayısı aynı değil. Aynı
ciroyu gerçekleştirmek için daha fazla sayıda araştırma yapılıyor.
Sektör ciddi bir
fiyatlandırma sorunu yaşıyor. Bu sorunun arkasında yatan kök nedenler başlı
başına bir yazı konusu. Her kriz döneminde araştırma sektörünün var kalabilmek
adına kendi bacağına sıkarak fiyatları aşağı çekmesi, sektörde rekabetin özellikle
fiyat üzerinden kurgulanması ve araştırma veren cephesinde araştırma
bütçelerinin son yıllarda sabit kalması ya da kısılması ilk anda akla gelen
temel nedenler.
Araştırma Sektörü Kabuk Değiştiriyor
Türkiye’de araştırma
sektörü COVID 19 pandemisine karşı son derece başarılı bir sınav verdi. Pandeminin
ülkemizde duyulduğu ilk günden itibaren sektör bilgi toplama tekniklerinde
hızlı bir dönüşüm geçirdi. Kalitatif araştırmalar neredeyse bir gün içinde
toplantı odalarından Zoom platformuna taşındı. Kantitatif araştırmalarda da
vakaların yükselmesi ile birlikte araştırma ve veri toplama şirketleri önce
hızla sahadan çekildi, sonrasında da araştırmalar online platformlarda
yürütülmeye başlandı.
2019 yılında paneller ve analitik çalışmalar dışında sektördeki cironun yüzde 66’sı bilgisayar destekli yüz yüze anketlerden gelirken, bu oran 2020 yılı sonunda yüzde 38’e kadar düştü. Bilgisayar destekli telefon araştırmaları yüzde 9’dan yüzde 12’ye yükselirken, asıl dönüşüm online araştırma alanında meydana geldi. Bu bilgi toplama yönteminin payı bir yıl içinde yüzde 25’ten yüzde 50’lere kadar yükseldi. Sektör pandemi ile birlikte dijital bir dönüşüm geçirdi; sadece online araştırmaların değil, online araştırmalar içinde mobil/ akıllı telefonlar ile yapılan anketlerin yükselişini de yaşadı.
Türkiye’de online
çalışmalar zaten yükselişte olan bir bilgi toplama yöntemiydi, ancak sektörümüz
bu anlamda Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinden farklı olarak hala CAPI
olarak tanımladığımız bilgi toplama tekniğini ağırlıklı olarak kullanıyordu.
Pandemide yaşanan dijitalleşme bu dönüşüme ivme kattı, online araştırmalar ülkemizde
hakim konuma yükseldi.
Araştırma
Sektöründe İnsan Kaynakları Sorunu
Bu yazıda son olarak belirtmek
istediğim konu sektörün insan kaynakları alanında da karşı karşıya bulunduğu
küçülme sorunudur.
2020 yılına dönüp
baktığımızda, sektörün sadece cirosal anlamda değil, çalışan sayısı anlamında
da küçülmüş olduğunu görüyoruz. İstihdam sorunu kuşkusuz ki sadece araştırma
şirketleri ile sınırlı değil.
Sektörün hem cirosal
anlamda küçülmesi hem de yaşanan dijital dönüşüm birçok veri toplama şirketinde
çalışan sayısında kısıtlamalara gidilmesine neden oldu.
Sonuçta
Sonuç olarak Türkiye’de
araştırma sektörü son yıllarda ciddi bir küçülme sorunu ile karşı karşıya
bulunuyor ve bu sorun özellikle pandeminin de etkisiyle kronik bir yapı
sergiliyor.
Bu sorunun kuşkusuz ki
sektörü hem teknolojik dönüşüm hem de insan kaynakları yönetimi alanlarında da
köşeye sıkıştırdığı aşikar.
Büyüyemeyen bir sektörün
teknolojik yapısını güçlendirmesi ve dönüştürmesi, bu alanda yeni yatırımlar
yapması ve alternatif araştırma kaynakları karşısında güç kazanması zaten zor
iken, yeni yetenekleri kendisine çekmesi ve eldeki yetenekleri kaçırmaması da
oldukça zorlu bir uğraşa dönüyor.
Araştırma şirketleri
birçok dönüşümü kısılan kaynaklarla aynı anda yürütmek gibi son derece zorlu
bir meydan okuma ile karşı karşıya bulunuyorlar. Bir de bu duruma araştırma
veren şirketlerin yükselen beklentilerini ekleyecek olursak araştırma sektörünü
oldukça zor bir dönemin beklediğini söylemek zor olmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder