İRONİK BİR SEÇİM
Türkiye’nin bir ilki yaşadığı,
cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bu seçim benim ömrümde gördüğüm ve
deneyimlediğim en ironik seçim aslında. Neden mi?
Cevaplandırmadan hemen söylemem lazım
ki, bu yazıyı, oy verdikten hemen sonra, sandıklar açılmadan çok önce
yazıyorum.
Birinci ve ikinci ironi, seçimin doğum
nedeninde yatıyor.
Bilenler bilmeyenlere uzun uzun
anlatsınlar, ben kısaca yazacağım. Bu seçimi aslında 367 garabetine borçluyuz. Garabet
çünkü “367 kuralı” ilk kez Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek
için ulusalcı, Kemalist tayfa tarafından uyduruldu. Daha önce geçerli olmayan
bir kural Meclis’te bir kural haline getirildi: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
ilk iki turda cumhurbaşkanı seçmek için gerekli olan 367 sayısı aynı zamanda
TBMM’yi toplayabilmek için de gerekli sayıdır”. Erdoğan da ayağına gelen bu
topu ustalıkla gole çevirdi ve Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin
önünü açtı.
İşte ilk iki ironi de burada gizli.
İroni
Bir: Ulusalcılar ve
Kemalistler, Abdullah Gül’ün Meclis’te seçilmesini engellemek için olmayan bir
kuralı yarattılar ve bu kural sayesinde bugün ya da iki hafta sonra Recep
Tayyip Erdoğan’ın halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilmesini izleyeceğiz. Boşuna
dememişler, Kemalist projenin en iyi ürünlerinden birisi “AKP ve Recep Tayyip
Erdoğan” oldu diye.
İroni
İki: Öncelikle genel
bir ilkemi paylaşayım. Oy vermek gibi, oy vermemek ya da geçersiz oy vermek “meşru”
ve kendi içinde anlaşılabilir bir vatandaşlık tercihidir. Ama … Hepsi değilse
de önemli bir Ulusalcı ve Kemalist seçmen kesimi bu seçimi boykot etmeye veya
sandıkta geçersiz oy vermeye karar verdiler. Bu seçimi “yaratmaları”
yetmiyormuş gibi, seçimde oy vermeyerek seçimin en güçlü adayının değirmenine gönüllü
olarak su taşımaya karar verdiler. Birçok kamuoyu araştırmasının da gösterdiği
gibi, bu seçimde kime oy vereceğin kadar oy verip vermemek de seçimlerde
belirleyici olacak. Mevcut adaylardan hiç birisini tercih etmeyerek “kurtulmak
istediğin kişi”nin amacına hizmet etmek ve cumhurbaşkanlığı makamını altın
tepside ona sunmak farklı bir psikoloji ve mantık sahibi olmayı gerektiriyor
olsa gerek.
Seçimin üçüncü ve dördüncü ironisi de
HDP’de ve Selahattin Demirtaş’ta gizli.
İroni
Üç: Recep Tayyip
Erdoğan ve seçimin yaratıklandırıcısı Ulusalcılar ve Kemalistler farkına varmadan, daha doğrusu gelişmeleri
öngöremeyecekleri için HDP’nin Türkiyelileşme projesine destek vermiş oldular. Kürt
siyasetinin Türkiyelileşme projesinin ürünü olan ve daha geniş kapsamlı bir sol
şemsiye altında ezilen ve ötekileştirilen kesimleri kucaklama vaadinde bulunan
HDP, 30 Mart Yerel Seçimlerinde çok başarılı sonuçlar alamamıştı. Ancak bu
seçimlerde HDP ilk kez varoluş nedenini ve siyasi anlayışını, nasıl bir toplum
tahayyül ettiğini ifade etme olanağına kavuştu. Partiyi 30 Mart’a kıyasla daha
geniş bir ölçekte Türkiyelileştirdi ve bunu çok güzel sembollerle bezedi (seçim
kampanyasını İzmir’de bitirmek gibi). Eğer parti, 2015 seçimlerinde (ya da bir
erken genel seçimde) bu söylemi sürdürmeyi başarır ve seçmen nezdinde
inandırıcılığını arttırırsa, Türkiye siyasetinde AKP ve CHP dışında üçüncü bir alternatif
yönetim modeli olduğunu seçmene gösterebilecektir.
İroni
Dört: Seçimin en
önemli ironilerinden birisi Selahattin Demirtaş’ta kişilik bulmuştur. Yıllardır
temel insan haklarından ve demokratik haklardan mahrum olan Kürtler, Türkiye’ye
bir demokrasi dersi vermiştir. Demirtaş, Türkiye’deki siyaset söyleminin dar
alanına sıkışmadan, bunun dışına çıkarak emek, yeşil ve ekoloji, vicdani ret,
LGBTİ, kadın konularının da siyasetin bir parçası olduğunu göstermiş ve yeni
bir siyaset dilini dolaşıma sokmuştur. Cumhurbaşkanı adayı olarak demokrasiden,
merkezi ve yerel yönetim modellerinden ne anladığını, anladıklarını geniş
kesimlere aktarmıştır.
Seçimin beşinci ironisi de CHP
seçmeni ile ilgilidir.
İroni
Beş: Yıllardır “laiklik elden gidiyor” endişesi ile yaşayan CHP seçmeninin önüne Cumhurbaşkanı adayı olarak “ekmek için” denilerek muhafazakar Ekmelettin İhsanoğlu gelmiştir. Seçimlere terbiyeli,
efendi uslubu ve Demirtaş’tan biraz altta kalsa da humour anlayışı ile renk katan İhsanoğlu, aslında pek ala AKP’nin
de Cumhurbaşkanı adayı olabilirdi ve AKP’liler bundan rahatsız olmaz ve gönül
rahatlığı ile kendisine oy verirlerdi. CHP’liler talihin garip bir cilvesi ve parti
liderinin bilinçli tercihi ile bu adaya “tıpış tıpış” oy vermeye çağrıldılar.
Evet, bu seçim bir çok ironiyi
bünyesinde barındırıyor. Ortak kanı, seçimin ilk turda biteceği ve Erdoğan’ın
seçimden Cumhurbaşkanı olarak çıkacağı yönünde. Türkiye seçmeni sürprizlere
gebe, bazılarını ters köşe edebilen bir seçmen kitlesidir. İlerleyen saatlerde
belki öngörmediğimiz bir sonuç ile karşılaşır ve diğer her şeyi unutarak farklı
bir ironi üzerinde konuşur, kalem oynatırız.
Yorumlar
Yorum Gönder