Kayıtlar

hükümet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

DEPREMDEN SONRA

Resim
    Sia Insight araştırma şirketinin üç büyük ilde yaşayan yetişkin nüfus ile gerçekleştirdiği Ekonomik Gündem Araştırması sonuçlarına göre, seçmenlerin yarısından fazlası deprem bölgesinde yapılan arama kurtarma çalışmalarını başarılı bulurken (yüzde 53), deprem bölgesine gönderilen yardımların dağıtılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ile ilgili yapılan çalışmaları başarılı olarak değerlendirenlerin oranı metropol nüfusu içinde yüzde 43’e düşüyor. Bu çalışmaları kadınlardan ziyade erkek seçmenlerin, gençlerden ziyade de orta yaş üzeri seçmenlerin başarılı bulduğu görülüyor. Hükümet’in deprem sonrasında izlediği politikaları başarılı bulan seçmenlerin oranı yüzde 37’ye kadar düşerken, yüzde 39’u da deprem sonrasında izlenen Hükümet politikalarını beğenmiyor. Hükümet politikalarını başarılı bulanlar özellikle 45 yaş üzeri, erkek ve alt sosyo-ekonomik sınıf mensubu olan seçmenler. Metropol illerinde yaşayan seçmenlere göre, deprem çalışmalarında en başarılı görülen...

YILIN KELİMESİ

Resim
  Her sene sonunda adettendir; yılın kişisi, yılın olayı, yılın filmi, yılın sporcusu, yılın dizisi gibi alanlarda seçimler yapılır ve seneye damga vuran kişi ya da olaylar gündeme getirilir. Tüm bu seçimler arasında dikkat çekenlerden birisi de yılın kelimesi ile ilgili olan seçimdir. Geçtiğimiz günlerde siz de okumuşsunuzdur, Merriam-Webster sözlüğü 2022’nin kelimesini Gaslighting olarak belirlemiş. Bu kavram ile ilgili yapılan aramalar son bir sene içinde yüzde 1740 artmış. Türkçe tek bir sözcükle karşılanmayan bu ifade bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemi. Özü bir kişinin kendi çıkarları için bir başkasını kasten yanıltması ve psikolojik manipülasyon yoluyla birinin kendinden şüphe etmesini sağlama çabası olarak tanımlanıyor. Öte yandan, Oxford Sözlüğü de 2022’nin İngilizce kelimesini şu üç kavram arasından online halk oylaması ile seçtiriyormuş: Metaverse , I Stand With hashtag’i ve goblin mode (toplumun dayatmaya çalıştığı kalıpları reddetme) kavramı. 2022 yıl...

NEFRETE İNAT, YAŞASIN HAYAT

Resim
  Sabit günlerde yazı yazmanın en önemli sorunlarından biri bazen gündemin hızına yetişememek, bizim gibi gündem arsızı toplumlarda herhangi bir olayın konuşulup hızla bir kenara atılmasının birkaç gün ardından düşüncelerini ve değerlendirmelerini paylaşmak oluyor. Geçtiğimiz Pazar günü Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim ve Kültür Yardımlaşma Derneği’ne bağlı Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun düzenlendiği LGBTİ+ birey ve sivil toplum kuruluşlarını hedef alan Büyük Aile Buluşması mitingi de bu olaylardan biri. Hatırlayacak olursak, bu miting dört ana hedef çerçevesinde düzenlenmiş bulunuyor: Her türlü kitle iletişim aracında ve ortamında LGBTİ+ varlığının sonlandırılması, LGBTİ+ sivil toplum kuruluşlarının kapatılması, her türlü LGBTİ+ etkinliğinin yasaklanması ve LGBTİ+ varlığının kriminalize edilerek bu alanda bir kanuni düzenleme yapılması. Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun bir sonraki hedefi de meseleyi TBMM’ne taşımak. Yaklaşık beş bin kişinin katıldığı söylenen...

EĞİTİM

Resim
Eğitim, bugün Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen ve neredeyse kökleşmiş bir sorun alanı. Bu nedenle de dönemden ve günün popüler konularından bağımsız olarak her daim kamuoyunun hassasiyetle yaklaştığı konuların başında yer alıyor. Kamuoyunun ve fikir liderlerinin eğitim sorununun tanımı ve nedenselliği ile ilgili açıklamaları ve soruna dair çözüm önerileri bir yana, kamuoyundaki iki basit sorgulama bile toplumun konuya yönelik hassasiyetine ve beklentilerine dair çok şey söylüyor. Türkiye’de tüketicilerin sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde şirketlerden beklentileri üç konu etrafında şekillenmektedir; yıllardır değişmez bir şekilde eğitim ve sağlık ile son yıllarda artan bir şekilde kadın sorunu. Eğitim ve sağlık aslında devlet tarafından üstlenilmesi gereken iki temel kamu görevidir. Toplum bu konu ile ilgili beklentilerini o denli karşılanamaz bulmaktadır ki, devletin yanı sıra özel sektörün de bu alandaki sorunlara çare olmasını beklemektedir. İşte tam da b...

DAYANIŞMA

Resim
  Geçtiğimiz ay bu günlerde Bodrum üzerine bir yazı yazmış ve Bodrum’un pandemi döneminde aldığı göç kadar, Bodrum’un verdiği göçe ve ileride daha da hız kazanacak bu göç verme olgusunun önemine dikkat çekmek istemiştim. Son on günde bölgede; Bodrum’da, Milas’ta, Antalya’da, Marmaris’te, Köyceğiz’de ve Aydın’da olağanüstü günler yaşandı ve yaşanıyor. Bölge boydan boya yeşilden karaya döndü, yerel halk hayatlarını sürdürmelerini mümkün kılan işlerini kaybetti, hektarlarca tarla ve zeytinlik yandı, geçim kaynağı binlerce hayvan öldü. Günlerce süren yangınlarda insanlar hayatlarını kaybettiler. Ormanların sakini yüzbinlerce hayvan artık yok. Ortak mekanlarımızı kaybettik. Yangın görüntüleri hafızalardan uzun süre silinmeyecek, yangının ruhlarda açtığı yara kolay kapanmayacak. Bodrum ve çevresinde yaşanan bu trajedinin bölgenin demografik yapısı üzerinde etkili olup olmayacağı önümüzdeki aylarda belli olacaktır. Bodrum’un dışarı verdiği ve vereceği göçe yerli halkın da eklenip ekle...

KANAL

Resim
Ülke gündemi yine alt üst; gündem arsızı ülkemizde altında zaten ezildiğimiz yoğun ve ağır konu başlıkları bir anda unutuldu ve Kanal İstanbul, Montrö Sözleşmesi derken bir anda kendimizi darbe tartışmalarının içinde buluverdik. Gazete Pencere’nin manşetten duyurduğu gibi “Bir Kaşık Suda Fırtına” koptu. Darbe tartışmasında birinci düzeyden konunun tarafı olan aktörler (emekli askerler ve iktidar), konuya sonradan dahil olan ittifak üyeleri (MHP ve Millet İttifakı partileri) ve darbe tartışmasına kıyısından köşesinden eklemlenenler (Jandarma, Polis teşkilatı, Boğaziçi Üniversitesi, Danıştay, Yargıtay, Tapu ve Kadastro Erzincan 24. Bölge Müdürlüğü vb.) üzerine söylenecek çok şey olduğu muhakkak. Bunları bir yana bırakıp, tartışmaların göbeğinde duran ve tüm bu çalkantıya zemin yaratan Kanal İstanbul üzerine odaklanmak istiyorum. Kanal İstanbul meselesi iktidarın toplumdan koptuğu, ayrı düştüğü projelerin başında geliyor. Hepimiz son dönemde net bir şekilde fark ediyoruz, Hükümet’in b...

2021’DE İŞ DÜNYASI

Resim
  Artık adetten diyebiliriz; her yılın sonunda Türkiye’nin büyük şirketlerinde üst düzey yönetici olarak çalışanların katılımıyla ülkenin geleceğine bakıyoruz ve iş dünyasının nabzını tutuyoruz. İlkini 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz araştırmamızın bu yıl üçüncüsünü tamamladık.   2020’ye Girerken … 2019 yılını bitirip 2020 yılına girerken gerçekleştirdiğimiz İş Dünyası Ekonomik Gündem Araştırması’ nda çalışmamız üç net mesajı bizimle paylaşmıştı (1). Birinci mesaj, iş dünyasının 2020 yılına bir önceki yıla kıyasla daha umutlu ve iyimser bir ruh hali ile girdiğiydi. İkinci mesaj iş dünyasının bu iyimserliği temkinli bir iyimserlik olarak tanımlaması ve yılı bu çerçevede planlamasıydı. Araştırmanın üçüncü önemli mesajı da güvensizlik duygusu üzerineydi ve iş dünyası alınan ekonomik önlemlere ve Hükümet’in ekonomi politikasına güven duymuyordu. 2020’ye girerken iş dünyasına göre ülkenin en önemli sorunları ekonomik kriz ve işsizlik olarak tanımlanıyordu. Bu konul...

DEPREM

Resim
  Deprem, en büyük korkumuz ölümle bizi sosyal olarak yüz yüze getiren en derin trajedi kaynaklarından birisi. Kuşkusuz doğal afetlerin hemen tamamı böyle; hepsi bizi toplumca ölüm gerçeği ile yüzleştiriyor. Yine de bizim bu ülkede en çok karşı karşıya kaldığımız afet deprem ve onun hayatımızdaki etki gücü diğer afetlerden daha büyük. Sel, yakın tarihimizde sıklığı ve yıkıcılığı ile depremin hemen arkasından geliyor ve iklim krizi nedeniyle bu gidişle hayatımızda daha da etkili olacak. İzmir depremi hepimizin hayatında derin izler bırakan depremlerden biri olarak hafızamıza kaydedildi. Depremde kaybettiklerimiz, bir mucize eseri hayata geri dönenler artık ortak anılarımızın bir parçası; depremle özdeşleşen apartman isimleri unutulmazlarımız arasına katıldı; Bayraklı sanki hepimizin bir dönem yaşadığı ortak mahallemiz; depremde canlı kurtulan kedilerin, köpeklerin yüzleri hafızamıza nakşedildi; depremzedelerin hayat hikayeleri artık hepimizin hikayesi. 2020 yılında bir çok depre...