Kayıtlar

araştırma sektörü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ARAŞTIRMALARIN ARAŞTIRMASI

Resim
  Bir önceki yazımda pazarlama ve kamuoyu araştırmalarının hangi amaçlara hizmet ettiğini, karar mekanizmasının hangi aşamasında konumlandırılması gerektiğini ve hangi noktadan sonra araştırmaların kötüye kullanılabileceğini ele almıştım (Araştırma) . Kaldığımız yerden devam edelim. Her seçim döneminde olduğu gibi bu seçim döneminde de bir iki yıl öncesine dek adını sanını duymadığımız şirketlerin yaptığı araştırmalar ile her türlü ekranda karşılaşıyoruz. Bu araştırmaların cumhurbaşkanlığı seçimine ya da genel seçim sonuçlarına yönelik tahminlemeleri araştırma ile ilgili hiçbir kimlik ya da finansman kaynağı belirtilmeden ve bir başka araştırma bulgusu ile desteklenmeden paylaşılıyor. Bu paylaşımlar üzerine on binlerce etkileşim yapılıyor ve adı her ne kadar haber kanalı olarak geçse de aslında birer tartışma kanalı olan platformlarda bu araştırma sonuçları üzerine saatlerce analiz üretiliyor. Bu araştırmaların birçoğunun işlevinin kamuoyunun fikirlerini temsil etmekten çok o...

ARAŞTIRMA

Resim
1990’lı yılların başından beri araştırma sektöründe çalışıyorum. Türkiye’de araştırma sektörünün geçirdiği yolculuğun önemli bir kısmına tanıklık ettim. Bu tanıklık siyasi eğilimlerin ölçüldüğü kamuoyu araştırmaları için de tüketici dünyasını anlamlandıran pazarlama araştırmaları için de geçerli. Hedef kitleleri ve kapsamları farklılık gösterse de sonuçta her ikisi de benzer bilimsel kurallarla gerçekleştirilen çalışmalar. Ortalama bir vatandaşın hakkında en çok fikir sahibi olduğu araştırmalar özellikle seçim tahminlemeleri yapılan kamuoyu araştırmalarıdır. Bu araştırmalar sahip olduğu ilgi düzeyi, yarattığı sansasyonlar ve ürettiği söz akçeleri nedeniyle sektörün en çok konuşulan ve tartışılan araştırmalarıdır. Bu nedenle de araştırma sektörünün özellikle kamuoyu nezdindeki itibarı bu araştırmalara bağlıdır. Sektörün ve sektör oyuncularının itibarı seçim tahminlemelerindeki başarı düzeyine göre inişli çıkışlı bir grafik izler. Kamuoyu araştırmaları ile araştırma sektörünün itibar...

GERİYE KALAN

Resim
Bireyler, markalar, şirketler, kurumlar, toplumlar, devletler ve aslında içinde yaşadığımız sistemin kendisi 2020 yılının başından beri radikal bir dönüşümün içinden geçiyor. Bu radikal dönüşüm kısa bir süre içinde tüm dünyayı etkisi altına aldı ve bu dönüşümün ne zaman sonuçlanacağına dair bir öngörümüz yok. Dünya ciddi şekilde bir kırılma yaşıyor. Bu radikal dönüşümü geçtiğimiz yıldan bu yana yakından takip ediyoruz, anlamaya ve anlamlandırma çalıyoruz. Üzerine yazılar ve kitaplar yazıyoruz, konferanslarda, zirvelerde ve webinar’larda konuşuyoruz. Hepimizin peşinde olduğu ve yanıtlandırmaya çalıştığı soru da net: bu günlerden geriye ne kalacak?   Pandemi Dönemi’nden Geriye Kalanlar COVID 19 Dönemi hepimiz için acılı bir dönem oldu. Çok ciddi can kayıpları verildi, hastalıklar yaşandı, üstelik her şeye rağmen bu kayıplar devam ediyor; öte yandan, ekonomik olarak yaralandık, çok şey kaybettik. Siyasetin düzenleyici gücünü tüm dünyada hepimiz test ettik, özgürlüklerin sını...

REGÜLASYON 2

Resim
  Bu yazıyı kaleme aldığım bugün 2 Mayıs Uluslararası Pazar Araştırmaları Günü. Bugün aslında Türkiye Araştırmacılar Derneği’nin 2018 yılındaki girişimi ile tüm dünyaya kazandırılan, bu sene 75. yılını kutlayan ESOMAR (uluslararası araştırma ve içgörü meslek örgütü) tarafından da hemen sahiplenilen ve tüm dünyada kutlanılan bir gün. 2 Mayıs kutlamaları aslında yola Dünya Araştırmacılar Günü olarak çıktı, ancak kısa sürede önce Dünya Araştırma ve İçgörü Günü’ne ve nihayetinde de Uluslararası Pazar Araştırmaları Günü’ne evrildi. Türkiye öncüsü olduğu, modern ve gelişmiş toplumların vazgeçilmez bir mesleğine adanan bu günü bu yıl buruk bir biçimde kutluyor. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, başta pazarlama ve kamuoyu araştırma şirketleri olmak üzere kamu kurumları dışında bilgi üreten tüm kurumlar ve işletmeler (üniversiteler, dernekler, sendikalar, özel şirketler vb.) bugün ciddi bir regülasyon ve hatta yasaklama ihtimali ile karşı karşıya bulunuyor. 2018 yılında Meclis’e...

REGÜLASYON

Resim
  Bir toplum kendini nasıl yeniden üretir; nasıl çoğalır, büyür; nasıl zenginleşir? Bu sorunun yanıtı kesinlikle sadece ekonomi alanı ile sınırlı değil. Büyüme ve zenginleşme gibi kavramlar zihnimizde öncelikle ekonomi ile özdeşleşmiş bulunuyor, çağrışımlar hep ekonomik kazanımlar üzerine kurulu. Oysa ki, toplumların büyümesinin, kendini geliştirmesinin ve zenginleştirmesinin yolu sadece ekonomiden geçmiyor. Toplumların kendi kaynaklarını kullanarak gerçekleştirdiği her tür üretim büyümeye ve zenginleşmeye giden yolun kilometre taşlarını oluşturuyor. Sanat bu kaynaklardan biri; ister müzikten, edebiyattan, ister dizilerden veya filmlerden söz edelim üretilen her bir eser, bu eser üzerine yazılan her bir yazı, edilen her bir söz aslında toplumun kendini üretmesi, büyütmesi ve zenginleştirmesi anlamına geliyor. Keza teknolojik ve inovatif gelişmeler ve yaratılan ürünler de öyle. Cep telefonunda kullanılacak bir yazılım da, bir buzdolabının akıllı ve ağ bağlantılı bir ürün olara...

ARAŞTIRMA SEKTÖRÜ

Resim
  Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) her yıl olduğu gibi bu yıl da geçmiş yılın değerlendirmelerini içeren Sektör Büyüklüğü Raporu’nu hazırladı ve geçtiğimiz haftalarda araştırma/ veri toplama şirketleri temsilcileriyle ve araştırma veren şirketlerle düzenlenen toplantılarda sonuçların ana başlıklarını paylaştı. Bu yazıda 2021 raporunda öne çıkan üç ana başlığı ele almak istiyorum.   Araştırma Sektörü Büyümüyor Türkiye araştırma sektörü, COVID 19 pandemisinin alt üst ettiği 2020’ye 2019 yılında 690.000.000 TL ciro gerçekleştirerek girmişti ve enflasyondan bağımsız olarak yüzde 8’lik bir büyüme gerçekleştirmişti. Enflasyonu göz önüne alacak olursak, sektör 2019 yılını yüzde 6 küçülerek kapatmıştı. Tüm diğer sektörlerde olduğu gibi, araştırma sektörü de 2020 yılını çok önemli darbeler alarak geçirdi ve yılı 726.850.000 TL ciro ile tamamladı. Sektör bu zorlu sene içinde kağıt üzerinde yüzde 5 büyümeyi başarmıştı, ancak enflasyon hesaba katıldığında durum daha dramati...