Kayıtlar

pandemi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

TRAVMA

Resim
  Sayılı gün çabuk geçer derler, geçiyor. Ben bu yazıyı kaleme alırken Türkiye’nin geleceğini belirleyecek seçimlerin başlamasına tam 38 gün 21 saat 40 dakika kalmış bulunuyor. Seçimlerle ilgili bildiğimiz ilk şey Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde yarışacak adaylar ve ikincisi de Genel Seçimler’e katılacak ittifaklar ve siyasi partiler. İttifaklarda yer alan siyasi partilerin seçime nasıl bir yapı içinde katılacakları ve seçmene sunulacak aday listeleri de önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. İttifakların ve siyasi partilerin liste hazırlıklarını, milletvekili aday adaylığı sayısından yola çıkarak toplumda cazibesini yitiren ve arttıran siyasi partileri, vitrine yerleştirilen isimleri, D’Hondt sisteminin inceliklerini, ittifaklardan gelen çatlak sesleri, egolarının ve kişisel hırslarının kurbanı olan siyasetçileri, seçim gününde ve sonrasında bugün alınan kararların sonucunda verilecek hesaplara dair beklentileri, Cumhurbaşkanı adaylarının konuşma ve vaatlerini ve çok daha fazlasını...

GERİYE KALAN

Resim
Bireyler, markalar, şirketler, kurumlar, toplumlar, devletler ve aslında içinde yaşadığımız sistemin kendisi 2020 yılının başından beri radikal bir dönüşümün içinden geçiyor. Bu radikal dönüşüm kısa bir süre içinde tüm dünyayı etkisi altına aldı ve bu dönüşümün ne zaman sonuçlanacağına dair bir öngörümüz yok. Dünya ciddi şekilde bir kırılma yaşıyor. Bu radikal dönüşümü geçtiğimiz yıldan bu yana yakından takip ediyoruz, anlamaya ve anlamlandırma çalıyoruz. Üzerine yazılar ve kitaplar yazıyoruz, konferanslarda, zirvelerde ve webinar’larda konuşuyoruz. Hepimizin peşinde olduğu ve yanıtlandırmaya çalıştığı soru da net: bu günlerden geriye ne kalacak?   Pandemi Dönemi’nden Geriye Kalanlar COVID 19 Dönemi hepimiz için acılı bir dönem oldu. Çok ciddi can kayıpları verildi, hastalıklar yaşandı, üstelik her şeye rağmen bu kayıplar devam ediyor; öte yandan, ekonomik olarak yaralandık, çok şey kaybettik. Siyasetin düzenleyici gücünü tüm dünyada hepimiz test ettik, özgürlüklerin sını...

SALGIN

Resim
  Hepimizin kendi günlük hayatında şahit olduğu gibi pandemide yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyoruz. Her geçen gün daha fazla sayıda bir aile üyesinin, akrabanın, arkadaşımızın ya da bir tanışımızın (yeniden) pozitif olduğunu öğreniyoruz ya da bizzat kendimiz bu virüsü alıyoruz. Çevremizden yola çıkarak geliştirdiğimiz bu deneyim ve bilgi rakamlara da yansıyor. Her ne kadar resmi rakamlara yönelik tartışmalar olsa da Sağlık Bakanlığı verileri Haziran ayından bu yana vaka ve vefat sayılarının hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. 30 Mayıs – 05 Haziran 2022 tarihleri arasında kayıtlara geçen haftalık vaka sayısı 7.322 ve vefat sayısı 19 iken, 25 Temmuz – 01 Ağustos 2022 tarihlerinde bu sayılar sırasıyla 406.322 ve 337 olarak açıklandı. Son iki ay içinde vaka sayılarında elli kattan ve vefat sayılarında da on yedi kattan daha fazla artış oldu. Bundan tam bir sene önce 2021 yılında 30 Mayıs – 05 Haziran tarihleri arasındaki haftalık vaka sayısı 46.616 ve vefat sayısı 797 olarak açıkl...

SORUNLAR

Resim
  İnsan beyni oldukça seçici, olumsuzlukları kaydetmeyip mümkün olduğu kadar olumlu gelişmelere odaklanıyor, sadece olumlu olan şeyleri zihinde tutmak için çabalıyor. Zaten daha yarı yolda envaiçeşit “akıl oyunları” oynayarak gerçeği eğip büküyor, zihni berraklaştırmaya ve rahatlatmaya çalışıyor.   Bizim gibi toplumlarda hem bireysel beyinlerin hem de toplumsal belleğin işi zor. Daha yoğun mesai yapıyorlar; çünkü bu toplumda sürekli negatif gelişmelere maruz kalıyoruz. Beynimiz devamlı fazla mesaide. Üretici zihinler de toplumsal gündemde olan olumsuzlukları dillendirmek ve yazmak zorunda kalıyor. Kaçış çözüm değil. Gündemde ne varsa, entelektüel üretim de onun üzerine oluyor. Yoksa kim istemez ki, toplumsal gündeme damga vuran bir filmden, bir kitaptan, bir şarkıdan, bir buluştan ya da kişi başı artan süt tüketiminden, 100 kişi başına düşen elektrikli araba sayısının yükselmesinden ya da milli gelirin geçen seneye kıyasla bilmem kaç bin dolar artmış olmasından söz etmeyi....

ÖFKE

Resim
    Bugün 19 Mayıs. Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Türkiye 1981 yılından beri bu adla kutluyor bu bayramı. Ancak, topluma sorsak bugün neyi kutluyoruz diye, büyük bir çoğunluk “gençlik bayramı” ya da “gençlik ve spor bayramı” diye yanıt verecektir. Bu bayram gençler ile özdeşleşmiş bir bayram. Ben de son iki yıldır bu bayrama denk gelen yazılarımı gençlik üzerine yazıyorum. Bugün de bir istisna olmayacak. TÜİK’e göre, 2021 sonu itibarıyla 15-24 yaş grubuna mensup 12.971.289 genç Türkiye nüfusunun yüzde 15.3’ünü oluşturuyor. Yine TÜİK verilerine göre, bu gençler arasında 18 – 24 yaş grubuna mensup olanların yüzde 45’i kendisini mutlu ve yüzde 20’si de mutsuz olarak tanımlıyor 2021 Yaşam Memnuniyeti Araştırması verilerine göre. Bir önceki sene mutsuz olanların oranı yüzde 14 iken, bir yıl içinde 6 puan birden yükselerek yüzde 20’ye ulaşmış bu kesim; mutlu olanların oranı da yüzde 47’den yüzde 45’e düşmüş (1) . Zamanı biraz daha geriye saracak olursak, 2018 yılınd...

BÜYÜK KAÇIŞ

Resim
    Bugün Türkiye nüfusunun yaklaşık 13 milyonunu genç olarak tanımladığımız 15-24 yaş grubu bireyler oluşturuyor. Bu gençlerin yüzde 29’u çalışma ve yüzde 51’i de eğitim hayatının içinde yer alıyor. Gençler arasında hem okuyan hem de çalışan bir yüzde 9’luk kitle var, geri kalanlar ya sadece eğitim dünyasının ya da çalışma dünyasının içindeler. Gençler hangi kitle içinde yer alırlarsa alsınlar bugün mutlu değiller. Çalışan gençler işlerinden, okuyan gençler de eğitim sisteminden hoşnut değiller. Pandemi öncesinde 2019 yılında Türkiye gençlik nüfusu temsili gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada çalışan gençlerin yüzde 77’sinin hayalindeki işi yapmadığını, işyerlerine sadık olmadıklarını ve yüzde 49’unun da çalıştığı işyerinden ayrılma planları yaptığını tespit etmiştik. Üstelik ayrılma planları yapanlar bunu bir sene gibi kısa bir dönem içinde gerçekleştirmeyi planlıyorlardı. Pandemi sonrası 2021 yılında yaptığımız yine Türkiye temsili bir başka gençlik araştırmasında da g...

EĞİTİM

Resim
Eğitim, bugün Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen ve neredeyse kökleşmiş bir sorun alanı. Bu nedenle de dönemden ve günün popüler konularından bağımsız olarak her daim kamuoyunun hassasiyetle yaklaştığı konuların başında yer alıyor. Kamuoyunun ve fikir liderlerinin eğitim sorununun tanımı ve nedenselliği ile ilgili açıklamaları ve soruna dair çözüm önerileri bir yana, kamuoyundaki iki basit sorgulama bile toplumun konuya yönelik hassasiyetine ve beklentilerine dair çok şey söylüyor. Türkiye’de tüketicilerin sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde şirketlerden beklentileri üç konu etrafında şekillenmektedir; yıllardır değişmez bir şekilde eğitim ve sağlık ile son yıllarda artan bir şekilde kadın sorunu. Eğitim ve sağlık aslında devlet tarafından üstlenilmesi gereken iki temel kamu görevidir. Toplum bu konu ile ilgili beklentilerini o denli karşılanamaz bulmaktadır ki, devletin yanı sıra özel sektörün de bu alandaki sorunlara çare olmasını beklemektedir. İşte tam da b...

KAZANAN MARKALAR

Resim
KAZANAN MARKA OLMAK İÇİN NELER YAPMAK GEREKİYOR?   “Tüketiciler markalardan hızlı hareket edebilen, bu döneme has yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirme gücüne sahip, endişe giderici ve iyi hissettiren, sorunlara çözüm sağlayan ve hayatın devamlılığına destek olacak bir rol üstlenmesini beklemektedir. Geleceğin başarılı markalarının mimarisinde bu özellikler bulunacak. ” Mart 2020’den itibaren yaşadığımız belirsizlik ve kaygı dolu günlerde tüketicilerin beklentileri ve öncelikleri de değişti. Araştırmalarla tüketicilerin nabzını tutan kuruluşlar bu değişime kolayca uyum sağladılar. Ülkemizin önce gelen araştırma kuruluşlarından Sia Insight’ın Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı olan Hüseyin Tapınç’la pandemi döneminde ortaya çıkan tablo hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. “Markalar dünyası tüketici beklentilerini anlamada ve karşılamada sınıfta kaldı.” diyen Tapınç, başarılı markaların yaptıklarını araştırmalar ışığında Dünya okurları için özetledi.  Tüketici cephesinde neler de...