Kayıtlar

Erdoğan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ALTIN TEPSİ

Resim
  Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim akşamı sosyal medya platformlarından yaptığı “Bazı şeyler yürek ister, o yürek benim yol arkadaşlarımda var!” başlıklı, hem kendi partisi hem de iktidar için turnosal kağıdı görevini göreceğini iddia ettiği çağrısından ve sonrasında yaşananlardan dolayı çok rahatsızım.  İçim huzursuz. Kılıçdaroğlu, helalleşme şemsiyesi altına bu sefer başörtüsü konusunu alarak kadınların kılık kıyafeti üzerine yapılan siyasi tartışmaları sonsuza dek bir yana koymak adına bu konuda ertesi gün bir yasa teklifi vereceklerini duyurdu evinde yaptığı çağrıdan. Ertesi gün de üç maddelik yasa teklifini verdi CHP. Özünde kamu kurumlarında çalışan kadınların mesleki gereklilikler dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi bir zorlamaya tabi tutulmalarını engelleyen bir düzenlemeden söz ediyoruz. Benim rahatsızlığım nereden kaynaklanıyor peki?  Bu soruyu kaç kez sordum kendime.  Galiba yanıtı şu: İktidar partisinin (partilerinin) politikalarını ve ülkeyi yöne...

SEZEN VE TARKAN

Resim
Son iki aydır toplumsal gündemimize sıra ile damga vuran iki isim bulunuyor: Sezen Aksu ve Tarkan. 2017 yapımı Şahane Bir Şey Yaşamak şarkısından yola çıkılarak üretilen Adem ile Havva tartışmasında kendisine yöneltilen tehdit karşısında Sezen Aksu’nun “dur bakalım” diyerek sergilediği dik duruş ve ona eşlik eden Avcı şiiri ile aradan birkaç hafta geçtikten sonra da Tarkan’ın “geççek geççek, elbet bu da geççek” diyen şarkısı, toplumun belirli bir kesiminin hislerine tercüman olmayı başardılar. Avcı ve Geççek Türkiye gündemi belirlediler. Sezen Aksu ile Tarkan’ın toplumsal gündemimize damga vurmasının önemli nedenleri bulunuyor. Bu nedenlerin başında kuşkusuz ki her iki şarkıcının da davranışları ve sözleri ile toplumsal muhalefet rolünü üstlenmeleri geliyor. Eminim ki, ne Sezen Aksu’nun ne Tarkan’ın böyle bir rol üstlenmek gibi bir niyetleri vardı. Ancak gelinen noktada her ikisi de bu rolü üstlenmek durumda kaldı, toplum onlara bayraktarlık rolünü biçti,  bu iki ismin üzerin...

SEZEN

Resim
    Hepimizin hayatına dokunmuş, onun şekillenmesinde etkili olmuş kişiler vardır. Bu kişiler bazen sadece aile üyelerimiz ile kısıtlı kalırken, bazen de çeşitli kurumlar içinde karşılaştığımız, yolumuzun kesiştiği değerli insanlar ile birlikte artar ve çoğalır. Bazen de şahsen tanışmadığımız, ama hayatımıza farklı biçimlerde giriveren bazı kişiler yüzlerce tanıştan ve arkadaştan çok daha fazlasını katarlar hayatımıza. 47 yıldır yazan, söyleyen Sezen Aksu benim için öyle biri; 46 yıl önce “ben beni kendi içimde, bilmem ararsam bulur muyum” diye sorduğu andan beri bu böyle. O sıralarda o 22, bense 12 yaşımdaydım. 46 yıllık bu yol arkadaşlığında onun toplumunun kılcal damarlarına nasıl nüfuz ettiğini, her birimizin neden en azından bir Sezen Aksu şarkısı olduğunu, bu topraklarda toplumsal bir ikona nasıl dönüştüğünü gün be gün gözlemledim, bunun sırrını anlamaya çalıştım. O bir şifacı. O bizim kişisel ve toplumsal hayatımızın tarihçisi, o bizim aynamız. Kuşkusuz ki, beş ku...

KARAMSARLIK

Resim
  Tüm dünya ile birlikte bir alt üst oluşu yaşadığımız 2020 yılından sonra, başladığı ilk günden beri son derece hareketli bir gündeme sahip 2021’i geride bırakıp, yeni bir yıla girdik. Biz araştırmacılar yılın bu dönemlerini oldukça çok seviyoruz; geçen bir yılın muhasebesini yapıp, gelecek ile ilgili beklentileri ve öngörüleri almayı önemsiyoruz. Bu nedenle tüketicilere ve iş dünyasına kulak kabartıyoruz. Bugünden yarına bakarak geleceğimizi öngörmeye çalışıyoruz. Genel olarak toplumlar da yeni bir başlangıcı seviyor, sanki her şey bir anda düzelecekmiş, sorunlarımızı bir anda geride bırakıverecekmişiz gibi yeni yıla girişler heyecan yaratıyor; iyimserlik tavan yapıyor. Ancak, bu son cümlenin zaman kipi hatalı oldu, bu toplumsal kural son birkaç yılda bozuldu. Son yıllarda yeni yıla girişlerimiz çok fazla iyimserlik aşılamıyor bize. Yeni yıl coşkumuz örselendi. Bu gerçeğe rağmen, gelenekselleşen sorularımızı sormaya devam edebiliriz. Bizi nasıl bir yıl bekliyor, 2022’ye yönel...

PARİS İKLİM ANLAŞMASI

Resim
  Adını Avrupa’nın en güzel şehirlerinden birisi olan Paris’ten alan son derece önemli uluslarararası bir anlaşma bulunuyor: kısaca Paris İklim Anlaşması olarak adlandırılan ve 2021 yılı itibarıyla 190’dan fazla ülkenin taraf olduğu bir anlaşmadan söz ediyoruz. Anlaşma, adını Paris’ten alıyor, çünkü bu anlaşmanın metni 2015 yılı Aralık ayında bu şehirde yazıldı ve imzalandı. Anlaşma son derece önemli, çünkü anlaşmanın günümüzün en önemli sorunu olan iklim krizine müdahale edilebilmesi, küresel ortalama sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılması, krize yönelik adaptasyon yeteneklerimizin arttırılması ve bu alanda finansman akışının yönetilmesi gibi son derece önemli hedefleri bulunuyor. 47 sivil toplum kuruluşunun bu anlaşma ile ilgili hazırladığı bir broşüre göre, Paris İklim Anlaşması küresel iklim krizi karşısında bize sihirli bir değnek sunmuyor, ancak küresel iklim eylemi için uluslararası işbirliğini tesis eden ve bu ölçekte olan elimizdeki tek araç (1).   Bu a...

AMCA

Resim
  Türkiye dahil Avrupa’nın güney ülkeleri Haziran ve Temmuz aylarında normalleşme adına hızlı adımlar atmaya başladılar. Orta ve Kuzey Avrupa ülkeleri ise özellikle Delta varyantından dolayı hala temkinli davranmaya devam ediyor, kısıtlamaları sürdürüyorlar. Güney Avrupa ülkelerinin bu hızlı normalleşme sürecindeki motivasyon kaynağı hepimizin bildiği gibi turizm geliri. Türkiye tüm bu ülkeler arasında normalleşme sürecinde en hızlı ve büyük adımları atan ülkelerden birisi oldu. Turizme yönelik beklentiler ile birlikte aşılanma oranının hız kazanması ve vaka sayılarının düşmesi ile Türkiye iki konu haricinde pandemi ile ilintili tüm yasakları 1 Temmuz itibarı ile kaldırdı. Bu yasaklardan ilki çok da ses getirmeyen nargile servisi yasağı oldu. İkinci yasak ise toplumda çok ses getirdi; müzik yasağı. Temmuz öncesinde konaklama tesisleri haricinde saat 21:00’de sona eren müzik yayınları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktu...