Kayıtlar

Marketing Türkiye etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

SEÇİME DOĞRU

Resim
  Ocak ayındaki yazımda 2023  yılına nasıl bir ruh hali ile girdiğimizi, temel endişelerimizin nerelerden beslendiğini ve yeni yıla yönelik beklentilerimizi ele almıştım. Tüketicileri yakından dinlemek ve anlamak kuşkusuz ki her zaman önemlidir, ama bugünlerde bu konu daha da önem kazanıyor, çünkü tüketicilerin ruh halini, beklentilerini ve davranışlarını etkileyebilecek bir başka önemli faktör daha devreye giriyor: 2023 seçimleri. Hiç kuşku yok ki, seçime yönelik beklentiler ve siyasi tercihler tüketicilerin satın alma alışkanlıklarında, yatırımlarında, borçlanma davranışlarında ve bu konular etrafında alınan kararlarda etkili olacak. Bu etki seçime yaklaştıkça daha da kuvvetlenecek. Ancak, bu süreçte toplum çok önemli bir doğal afet ile karşı karşıya kaldı ve Kahramanmaraş merkezli deprem tam 10 ili etkiledi. Depremin yıkıcı etkisi, deprem sonrası yaşananlar ve on binlerce kayıp bu doğal afeti bir anda toplumsal afete dönüştürdü. Toplum, deprem karşısında donup kaldı, ...

2023

Resim
  Yeni bir yıla girdik, zaman muhasebe zamanı. Bir önceki yılı nasıl geçirdik, bu yeni yıl hakkında neler düşünüyoruz, neler bekliyoruz? Her zamankinden daha farklı bir yıl bu. Her yeni yıl belirsizlik taşır, öngörülemez, iyisiyle kötüsüyle sürprizlere gebedir. Ancak, ilk günlerini yaşadığımız bu yılın kendine özel çok önemli nitelikleri var.  2023, Cumhuriyet’in 100. yılı. Bu hem kendi içinde çok değerli bir özellik hem de ülkemizdeki cumhuriyet rejiminin ne yöne doğru evrileceğine, bu cumhuriyetin ne tür bir demokrasi ile taçlandırılacağına karar vereceğimiz bir yıldan söz ediyoruz. Hepimizin malumu, cumhuriyet kâğıt üzerinde tanımı son derece net bir yönetim biçimi. Resmi statülerine bakacak olursak, Kuzey Kore de bir cumhuriyet, İran da, ABD de, Rusya da, Almanya da ve tabii ki Türkiye de … Ortak paydaları cumhuriyet olan bu ülkeleri birbirinden ayıran en önemli özellik tüm bu çeşitlilik içinde demokrasinin sahip olduğu doz. Biz de Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını kutl...

YENİ NESİL

Resim
Geçen gün bir şirketin çağrı merkezini aradım, bir servis talebinde bulunmak için. Çağrı merkezi müşterilerini klasik bir şekilde hoş geldiniz diye karşıladıktan sonra, “yeni nesil müşteri hizmetleri deneyimi”nden söz etmeye başlıyor. Eğer pazarlama dünyasına aşina olmasam bu tamlama sonrasında hafiften ürperirdim, bir tedirginlik yaşardım, peki şimdi ne olacak diye. Alt tarafı basit bir talep için aradığım bir çağrı merkezinde ilk duyduğum sözcüklerin “yeni nesil”, “müşteri deneyimi” gibi kavramlardan oluşması bu dünyanın yabancısı müşteriler için hoş bir “müşteri deneyimi” başlangıcı değil. Masa başında kaleme kalırken kulağa hoş gelen sözcükler, kavramlar sahaya indiğimizde bazen tüketicilere bir şey ifade etmiyor.   Dil çok önemli, kullandığımız sözcükler anlam dünyamızı şekillendirmek ve vermek istediğimiz mesajı taşımakla kalmıyor, iletişim kurduğumuz kişi veya topluluklar ile kurulan ilişkinin doğasına dair önemli mesajlar da veriyor. Tüketici ile üstenci bir dil ile m...

YOKSULLUK

Resim
  Geçtiğimiz senenin sonundan bu yana üzerinde en çok düşünmeye başladığımız, anlamaya çalıştığımız ve tartıştığımız kavramların başında yoksulluk ya da yoksullaşma geliyor. 2018 Ağustos’undan bu yana ne olduğu ve özellikle kök nedenleri üzerinde toplum olarak bir türlü hemfikir olamadığımız ekonomik kriz ne zamanki cepleri sarsmaya ve sofradan bazı şeylerin kalkmasına neden olmaya başladı, siyasi tercihlerimizden bağımsız olarak toplumun çok küçük bir kesimi hariç ezici çoğunluğumuz ülkedeki ekonomik krizin varlığını kabul ettik. Dışarıda uzun bir süredir var olan kriz evlerden içeri girmiş oldu. Bu farkındalık ve kabulleniş yoksullaşma sürecindeki birinci adım oldu. Meselenin ikinci adımda ise yoksullaşma sürecini enflasyon oranının doludizgin yükselmesi ile birlikte deneyimlemeye başladık. Bu öyle bir deneyimleme ki, toplumdaki küçük bir azınlık dışındaki hemen hemen herkes bu süreci yaşıyor, onun bir parçası konumunda. Hepimizin yoksullaşması ayrı bir hikâye anlatıyor ve yo...

BÜYÜME

Resim
  TÜİK geçtiğimiz ayın (Ağustos) son günü Türkiye’nin 2022 yılı ikinci çeyrek sonundaki büyüme oranını paylaştı; yüzde 7.6. Bu büyüme oranı ile Türkiye G20 ülkeleri arasında üçüncü sırada yer aldı. Türkiye’den daha çok büyüyen ülkeler Hindistan (yüzde 13.5) ve Suudi Arabistan (yüzde 11.8) olarak sıralanırken, İspanya (yüzde 6.3) ve Arjantin (yüzde 6) ekonomileri de bizim ekonomimiz kadar büyüdüler. G20 ülkeleri arasında en az büyüyen üç ülke de Çin (yüzde 0.4) ve Japonya (yüzde 0.2) ile yüzde 4 küçülen Rusya olarak sıralandı. Dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olan ABD yüzde 1.7 büyüme kaydederken, Euro kullanan AB ülkeleri ortalaması da yüzde 3.9 olarak tarihe geçti (1) . Türkiye ekonomisindeki büyümenin motoru açık ara farkla finans ve sigorta faaliyetleri (yüzde 27) ile hizmetler (yüzde 18) oldu. İnşaat ise büyümeden nasibini alamayan, tam tersine ciddi bir şekilde daralma yaşayan bir faaliyet alanı oldu (yüzde 11). Tarım, ormancılık ve balıkçılık da daralma yaşayan bir ...