Kayıtlar

kadın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

YAŞLANIYORUZ

Resim
    Hangi amaçla gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, bir ülkenin toplumsal yapısını incelerken ilk bakılması gereken temel göstergelerden birisi o ülkenin nüfus yapısıdır. Nüfus yapısı bir ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal yapısı hakkında bize en temel bilgileri sağlar. Bu yapı, ülkenin bugününü anlattığı kadar geleceğini de bugünden resmeder.   Türkiye’nin nüfus yapısı da son yıllarda son derece hızlı bir dönüşüm gösteriyor ve bu dönüşüm kolay kolay hız keseceğe benzemiyor. Üstelik Türkiye’nin değişen nüfus yapısı sadece tek bir parametre ile özetlenebilecek bir değişim de değil; Türkiye birçok açıdan önemli bir demografik değişim yaşıyor.   Bugünün Nüfus Yapısı Hepimizin bildiği gibi, TÜİK her yılın başında ülkenin nüfusu hakkındaki temel bilgileri paylaşıyor. Benzer bir açıklama bu sene de yapıldı ve nüfusumuz bir önceki seneye kıyasla 1.065.911 kişi artarak 84.680.273 kişiye ulaştı. Nüfus artış hızımız da 2021’de binde 12.7 ve ortanca yaşım...

KADIN

Resim
  Perşembe günü yayınlanan yazılarımı genellikle Salı günleri yazıyorum; bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ya da daha yaygın kullanımıyla Dünya Kadınlar Günü. Gecikmeli de olsa kutlu olsun. TÜİK tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan 2021 İstatistiklerle Kadın çalışması oldukça ilginç bir veriyle başlıyor; ama ondan önce hemen belirtelim, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, ülkemizde 42.252.172 kadın yaşıyor ve kadınlar ülke nüfusunun yüzde 49.9’unu oluşturuyorlar (1) . Dünya nüfusunda ise kadınlar erkeklerden daha fazla. Ülkemizdeki kadın ve erkek nüfus yapısı oldukça ilginç bir denge izliyor. Her ne kadar genel nüfus yapısı yüzde 49.9 ve yüzde 50.1 olarak neredeyse eşit gibi dağılsa da, aslında nüfus yapısı 0 – 59 ve 60 yaş ve üzeri olmak üzere iki ayrı büyük dilim içinde önemli farklılıklar taşıyor. 0 – 59 yaş arası erkeklerin ve 60 yaş üzeri de kadınların çoğunlukta oldukları yaşlar. 0 – 29 yaş grubunda kadınların oranı yüzde 49 iken, 30 – 59 yaş gr...

ŞİDDET VE SİYASET

Resim
8 Mart on bir gün uzağımızda. Anıt sayaçtaki rakam bugün 34. Bu sayaç, tam on sene önce 128’i gösterirken, 2015 ve 2016 yıllarında 300’lü sayıları gösteriyordu, 2018 ve 2020 yılları arasında 400’lü rakamlardan oluştu. 2020’de tam olarak 408’i gösterdi. Anıt Sayaç’ı biliyorsunuzdur, şiddetten ölen kadınlar için oluşturulmuş dijital bir anıt. “Ölen kadınlarımızın isimleriyle anılacağı bu web sitesi, kadına karşı şiddet konusunda toplumun duyarlılığını geliştirme projesi olmanın ötesinde ölen kadınlara adanmış bir anıt” olarak tanımlanıyor internet sitesinde. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Ocak 2021’de yayınlanan Türkiye’de Kadın isimli raporda paylaşılan veriler esas alındığında, 2014 yılında yaşamının herhangi bir döneminde kadınların yüzde 36’sının fiziksel şiddetle, yüzde 44’ünün duygusal şiddetle ve yüzde 12’sinin de cinsel şiddetle karşı karşıya kaldığını görüyoruz (Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması). Bu araştırmaya göre, son 12 ay i...

KONUŞAN MARKALAR

Resim
  Yakın bir döneme kadar tüm dünyada markaların hemfikir oldukları bir duruş vardı: söz gümüşse, sukut altındır. İşte bu düstur ile markalar ve şirketler sosyal ve siyasi meseleler ile ilgili olarak herhangi bir tutum takınmaz ve konuşmazdı. Markalar başını kuma gömer ve apolitik bir duruş ile mümkün olduğunca geniş bir tüketici kitlesini kucaklamak ve kurulacak ilişkiyi sadece ürün ve hizmet dünyası ile sınırlandırmak isterdi. Ancak, markaların bu duruşu artık değişiyor ve dönüşüyor. Başını kuma gömmüş markalar tüketicilerin tercih listesinden siliniyor. Tüketiciler artık daha talepkar bir tutum sergiliyorlar ve markaların bir amaç sahibi olmalarını bekliyorlar. Amaç sahibi markaları da iki farklı düzlemde değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Markalar ürün ve hizmetleri ile sundukları somut faydayı ve marka vaadini örtük bir amacı hedefleyerek tüketicilerine ulaştırabilirler. Örneğin, bir GSM operatörü sadece kadınları hedefleyen ve kadınların kamusal alanda ya da evde günlü...

BİR İSTANBUL MASALI

Resim
  Türkiye’de siyasal ve sosyal muhalefetin en başarılı aktörleri kadınlar ve Kürtler. Kendi özgül mücadele nedenleri, koşulları ve yöntemleri bir yana, bu aktörlerin iki önemli ortak noktası bulunuyor. Birincisi, ne kadınlar ne de Kürtler mücadele alanlarında en ufak bir taviz vermeden, duruşlarını bozmadan, amasız lakinsiz, ısrarcı ve istikrarlı bir şekilde taleplerini dile getiriyorlar. Talepler somut, talepler günlük yaşam pratikleri üzerine oluşturulmuş. Üstelik talepler geniş bir toplumsal kapsayıcılık içinde dile getiriliyor. Bu iki aktörün ikinci ortak noktaları da sosyal mücadelelerinin bir varkalım mücadelesi olduğunun gayet bilincinde olmaları. Bu iki ortak nokta birbirinin hayat suyu olan bir duruşu kadınlara ve Kürtlere mümkün kılıyor. Ancak, günün sonunda Z raporu alındığında kadınların mücadele alanlarındaki kazanımları Kürtlerden çok daha fazla görünüyor. Bu nedenle de kadın hareketi Türkiye’deki siyasi ve sosyal diğer aktörlere güzel bir rol modeli sunuyor. Türkiye’...

FUCK... WILL

Resim
Önemli not: The Good Wife dizisini geriden izleyenlerdenseniz, 5. sezonun “Dramatics, Your Honor” (SO5E15 – 105) bölümünü izlemeden bu yazıyı okumayın. @CBS: The Good Wife Son zamanlarda televizyonda izlediğim dizileri düşünüyorum da içlerinde beni en çok heyecanlandıran dizi herhalde The Good Wife . Bu hissi vermeye en yakın dizi House of Cards . Ama onun tahta oturmasının önünde “coğrafi” bir engel var.   House of Cards, Beyaz Ev ve çevresindeki entrikaları son derece başarılı bir şekilde anlatan ve Kevin Spacey ile Robin Wright’ın mükemmel oyunculuğun örneğini sergiledikleri bir dizi. Amaca ulaşmak için her yolu mubah kabul eden bir siyasetçinin akıl oyunlarını oya gibi işleyen bir politika dizisi House of Cards . Ancak, bizim topraklarda yaşananları düşününce dizinin izleyen üzerindeki etkisi biraz siliniyor; bir başka ülkede olsam belki ağzım yarı açık, olanları şaşkınlıkla izler, sıklıkla “yok, canım, olur mu hiç” der ve The Good Wife için hissettiklerimin...