BİR İSTANBUL MASALI
Türkiye’de siyasal ve
sosyal muhalefetin en başarılı aktörleri kadınlar ve Kürtler. Kendi özgül
mücadele nedenleri, koşulları ve yöntemleri bir yana, bu aktörlerin iki önemli
ortak noktası bulunuyor. Birincisi, ne kadınlar ne de Kürtler mücadele alanlarında
en ufak bir taviz vermeden, duruşlarını bozmadan, amasız lakinsiz, ısrarcı ve
istikrarlı bir şekilde taleplerini dile getiriyorlar. Talepler somut, talepler
günlük yaşam pratikleri üzerine oluşturulmuş. Üstelik talepler geniş bir
toplumsal kapsayıcılık içinde dile getiriliyor. Bu iki aktörün ikinci ortak
noktaları da sosyal mücadelelerinin bir varkalım mücadelesi olduğunun gayet
bilincinde olmaları. Bu iki ortak nokta birbirinin hayat suyu olan bir duruşu kadınlara
ve Kürtlere mümkün kılıyor. Ancak, günün sonunda Z raporu alındığında
kadınların mücadele alanlarındaki kazanımları Kürtlerden çok daha fazla
görünüyor. Bu nedenle de kadın hareketi Türkiye’deki siyasi ve sosyal diğer aktörlere
güzel bir rol modeli sunuyor. Türkiye’nin kadın hareketi pratiğinden öğreneceği
çok şey var.
Türkiye’de kadınların ve
tabii ki LGBTİ bireylerin bugün çok önemli bir mücadele alanı var: İstanbul
Sözleşmesi.
Kadınlar duruşlarından
hiçbir şekilde taviz vermeden ve üstelik ittifak yapılarını olabildiğince
genişleterek bu sözleşmeyi sahiplendiler ve sözleşme ile ilgili mücadelelerini
sürdürüyorlar. Kadınların bu sözleşme etrafında kurdukları ittifak yapısı bile
kadın hareketine dair çok şey anlatıyor ve istenirse çok geniş ittifakların
kurulabileceğinin en güzel örneğini veriyor.
Kadın hareketi İstanbul
Sözleşmesi çerçevesinde sadece iktidar odaklarına karşı mücadele vermekle
kalmıyor, eş zamanlı olarak kamuoyunun bu alandaki farkındalığını arttırmanın
ve yandaş cephesini genişletmenin yollarını da arıyor. Kadınlar bugünün siyasi
koşulları içinde şahane Bir İstanbul Masalı yazıyorlar.
Sia Insight’ın metropol illerinde yaşayan 18 yaş üzeri nüfusu temsil niteliğine sahip bir kitle ile Temmuz ayında gerçekleştirdiği araştırmaya göre toplumun sadece yüzde 35’i İstanbul Sözleşmesi’nden haberdardı ve sözleşme kadınlardan ziyade erkekler tarafından biliniyordu. Ağustos ayında ise İstanbul Sözleşmesi’nden haberdar olan toplum kesiminin oranı yüzde 69’a kadar yükseldi. İnanılmaz bir farkındalık artışı.
Bugün Sözleşme’den
kadınlar da en az erkekler kadar haberdar bulunuyor. Toplumda özellikle gençler
ve üst sosyo-ekonomik sınıflar İstanbul Sözleşmesi’ni biliyorlar.
Temmuz ayından bugüne
değişen bir başka konu da İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kamuoyu desteği. Temmuz ayında üç büyük ildeki seçmenlerin yüzde
60’a yakını İstanbul Sözleşmesi’ni desteklerken, Ağustos ayında bu oran yüzde
67’ye yükseldi. Sözleşme geniş bir toplumsal kesim tarafından sahipleniliyor ve
zaman geçtikçe Sözleşme’ye verilen destek artıyor. Bu, iktidara verilen çok
önemli bir mesaj.
Bugün İstanbul Sözleşmesi’ne
en büyük destek kadınlardan, 18-34 yaş grubu seçmenlerden ve üst ve orta-üst
sosyo ekonomik sınıf mensuplarından geliyor. Bunun yanı sıra, AKP – MHP
ittifakı destekleyicileri arasında sözleşmeye olumlu yaklaşanların oranı bir ay
içinde yüzde 49’dan yüzde 59’a yükseldi. İstanbul Sözleşmesi toplumsal
kutuplaşma, siyasi kamp tanımadan hemen tüm toplumun destek verdiği bir sosyal anlaşma.
Toplumun bu konudaki desteği
İstanbul Sözleşmesi’nin kendisi ile sınırlı değil. Ağustos ayında
gerçekleştirilen araştırmaya göre, üç büyük il seçmenlerinin yüzde 54’ü
holdinglerin ve şirketlerin İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyen açıklamalarını
olumlu karşılıyor ve şirketlerin bu konuda bir pozisyon almalarını uygun
buluyorlar.
Geçtiğimiz ayın
öngörüsünü bir parça daha emin olarak aynen yineleyeyim: Hükümet kendi seçmenin
de sahiplendiği İstanbul Sözleşmesi’nden tamamen çekilmeyi göze alamayacak ve sözleşmede
başta LGBTİ toplumunu koruma altına alan bazı maddelere çekincelerini koyacak.
Bu öngörünün
gerçekleşmesi durumunda yanıtlandırmamız gereken bir dizi soru var: toplum ve
kadın hareketi yeni düzenlemeye karşı nasıl bir tavır alacak? Nefret suçları
ile ilgili yasal düzenlemenin ardından LGBTİ bireyler şimdi bir de İstanbul Sözleşmesi’nde
mi kapsam dışında kalacaklar? Kadınların kurduğu geniş ittifak parçalanacak mı,
bu parçalanma Sözleşme’ye verilen desteği ne kadar etkileyecek? LGBTİ örgütler
yeni düzenleme karşısında nasıl bir mücadele planını gündeme getirecekler? Kadınlar
bir kez daha LGBTİ bireylerin yanında olacaklar mı?
Yorumlar
Yorum Gönder