BODRUM
Bu hafta hafif bir tatil
yapmaya karar verdim. Kelimeye tam anlamını verecek bir tatil yapmam pek mümkün
değil, onun için bayramı bekliyorum.
Pandemi nedeniyle
uzaktan çalışmanın verdiği olanaklar ile son bir yılını Bodrum’da geçiren
birisi için “tatilini nerede yapmak istersin” sorusunun yanıtı birçoğunuza
şaşırtıcı gelecek belki ama öncelikle Bodrum olmayabiliyor. Özellikle karşı
yaka, Kos, yaşadığın yerden sadece 15 dakika; Kalimnos da 45 dakika uzak olunca
ve bu adalar Ege’de olma düşüncesini sonuna kadar hissettiriyorsa ve
yaşatıyorsa insan ilk önce şöyle bir Yunanistan’a uzanmak istiyor. Ancak, koşullar
bu seçeneği ortadan kaldırınca yanıt zorunlu olarak Bodrum’a dönüşüyor.
Bodrum’da yaşayıp,
İstanbul mod’unda çalışınca kuşkusuz ki insanın zihnindeki Bodrum algısı bir
anda dönüşmeye başlıyor. Her ne kadar birçok insan Bodrum’dan çalıştığını
söylediğinde gıpta etse de, iç geçirse de günün sonunda zamanının birçoğu
“Bodrum’dan uzakta”, bilgisayar önünde, günlük dört beş zoom, teams, bilmem ne
sanal toplantı programları içinde geçiyor. Gün içinde Bodrum Bodrum olmaktan
çıkıyor; Bodrum imgesi kendini tüketmeye başlıyor. İnsan çalıştığı yerden
farklı bir yerde tatil yapmak istiyor; zihnimiz böyle kodlanmış. Bu kodları
hemen silip atmak mümkün değil.
Geçen sene ve bu yıl
büyük şehirlerde artık işinin kalmadığını düşünen birçok insan ile uzaktan
çalışmanın verdiği özgürlük ve konfor sonucunda on binlerce çalışan Bodrum’da
yeni bir hayat kurdu. Belediye Başkanı Ahmet Aras hemen her konuşmasında altını
çizdi; Bodrum ciddi bir göç aldı. Resmi rakamlara göre Bodrum’un nüfusu 2020’de
181.541 olarak açıklandı, ancak şehirde yaşayan sayısı artık minimum 500.000
olarak telaffuz ediliyor, yaz aylarında bu rakam 1.000.000. DSİ raporlarında Bodrum’un
2065 yılında 724.000 kişilik yerleşik bir nüfusa sahip olması bekleniyor, içme
suyu planlaması bu rakam çerçevesinde yapılıyor (1); ancak bu hedefe daha kısa
bir sürede ulaşılacağı aşikar.
Şehrin nüfusu yakın
dönemde hızla artmakla kalmadı, demografik profil ve hayat tarzı anlamında da Bodrum
değişmeye ve dönüşmeye başladı. Bodrum son yıllarda zaten İstanbullaşıyordu,
pandemi nedeniyle bu süreç daha da ivme kazandı. Bodrum şu anda Ege’de deniz
kıyısındaki küçük bir İstanbul adeta.
Bodrum’un nüfusunun
hızla artacağı ve şehirli profilinin değişeceği son derece net. Şehir daha uzun
bir süre şantiye görünümünü koruyacak. Şantiye görünümü sadece bitmek tükenmek
bilmez yeni sitelerin, proje konutların inşaatından kaynaklanmıyor; şehir artan
nüfusa yetişebilmek adına su, elektrik, kanalizasyon gibi son derece temel altyapı
hizmetlerini de toparlamaya çalışıyor. Bunların hepsinde Bodrum yıllardır son
derece kötü bir performans sergiliyordu. Şimdi durum iyice kötü. Şehirde
devamlı bir kazı, yol yapımı çalışmaları var. Şehrin bu yıl İstanbul trafiğini
aratmayan hatta yer yer ondan daha kötü bir trafik sorunu var. Bu yaz internet,
GSM hizmetleri bile eski performanslarından son derece uzak. Bodrum bir
sorunlar yumağı.
Bodrum’daki nüfus artışı
ve insanların yaşam standartlarını zorlayan altyapı sorunları yavaş yavaş yeni
bir demografik olgunun Bodrum’da yeşermesine zemin hazırlıyor: Bodrum’dan göç.
Evet, Bodrum özellikle büyük şehirlerden oldukça yüksek oranlarda göç alıyor,
ancak son aylarda yüksek sesle Bodrum’dan kaçış öykülerinin de yaygın bir
şekilde dile getirilmeye başlandığını duyuyoruz, görüyoruz. Bodrum kendine aşık
ettiği nüfusun bir bölümünü hızla diğer Ege kasabalarına, yerleşim bölgelerine kaybediyor.
Bodrum’dan kaçış olgusu Bodrum’a beklenenden de çabuk gelmiş bulunuyor. Çok
üzücü.
Bodrum’un aldığı göç
kadar, verdiği göç üzerinde de durulması gerektiğini düşünüyorum.
(1) Medyascope (14 Nisan 2021), Doğu Eroğlu: Bodrum’un Su İhtiyacı İçin Kurulacak Baraj, Muğla’daki Çamlıca Köyü Mahallelerini ve Arıcılık Merkezi Kızılçam Ormanını Sular Altında Bırakacak.
Yorumlar
Yorum Gönder