AMCA
Türkiye dahil Avrupa’nın
güney ülkeleri Haziran ve Temmuz aylarında normalleşme adına hızlı adımlar
atmaya başladılar. Orta ve Kuzey Avrupa ülkeleri ise özellikle Delta
varyantından dolayı hala temkinli davranmaya devam ediyor, kısıtlamaları
sürdürüyorlar. Güney Avrupa ülkelerinin bu hızlı normalleşme sürecindeki motivasyon
kaynağı hepimizin bildiği gibi turizm geliri.
Türkiye tüm bu ülkeler
arasında normalleşme sürecinde en hızlı ve büyük adımları atan ülkelerden
birisi oldu. Turizme yönelik beklentiler ile birlikte aşılanma oranının hız
kazanması ve vaka sayılarının düşmesi ile Türkiye iki konu haricinde pandemi
ile ilintili tüm yasakları 1 Temmuz itibarı ile kaldırdı. Bu yasaklardan ilki
çok da ses getirmeyen nargile servisi yasağı oldu.
İkinci yasak ise
toplumda çok ses getirdi; müzik yasağı. Temmuz öncesinde konaklama tesisleri
haricinde saat 21:00’de sona eren müzik yayınları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
“kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur”
cümlesi eşliğinde saat 24:00’e çekildi. İçişleri Bakanlığı da normalleşme
genelgesinde bu yasağı “ileride bir karar alıncaya kadar” ifadesi ile teyit
etti.
Cumhurbaşkanı’nın
normalleşme programı ile ilgili açıklamalarında yer bulan ve “kusura
bakmasınlar” diye başlayan müzik yasağı toplumun hemen hemen tamamının
dikkatini çeken bir konu oldu. Sia Insight’ın bu açıklama sonrasında metropollü
seçmenler nezdinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre, üç büyük ilde yaşayan
seçmenlerin büyük bir bölümü bu açıklamayı duydu (yüzde 86) 1. Açıklama özellikle kadın, 25 yaş üzeri
yetişkin ve üniversite mezunu seçmenlere ulaştı.
Metropollü seçmenlerin yüzde 53’ü bu yasağı desteklemezken, yüzde 36’sı yasaktan yana tavır aldı. Müzik yasağı en azından metropollü seçmenler ile Hükümet arasındaki köprülerin atıldığı bir başka uygulama olarak yakın dönem tarihine geçti. Bu yasak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden memnun olan seçmenlerin yüzde 57’sinin desteğini alırken, bu seçmenlerin yüzde 27’si de yasaklara karşı çıktı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden memnun olmayanların yüzde 76’sı bekleneceği gibi müzik yasağını desteklemedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
müzik yasağını duyurduğu akşam bazı CHP’liler kendilerini after party
heyecanına kaptırmışken, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu mutfağında hazırladığı
bir videoyu gece yarısı tüm sosyal medya hesaplarından paylaştı ve başta
popçular, metalciler, rapçiler, K-Pop’cular, türkücüler vb. olmak üzere gençlere
seslendi. Kılıçdaroğlu müzik yasağına sadece gençler üzerinden karşı durdu: “Bugün
bir boomer çıktı, müziğimizi yasaklayacağını söyledi” diye söze girdi ve
konuşmasını “bu seçimde bu ruhsuza birlikte bye bye diyeceğiz, sonra yine
kapışırız, sorun değil” diyerek bitirdi.
Gençlerin daha sonra Kılıçdaroğlu ile neden kapışacağı muğlak kalsa da bu video Kılıçdaroğlu’nun seçmenlere mutfağından ilk seslenişi değildi. Mutfaktan ulusa ilk sesleniş Kurban Bayramı öncesinde eşi Selvi Hanım ile birlikte evde bayram hazırlığı yapılırken çekilen fotoğraflar eşliğinde yapılmıştı. Bu paylaşımda mutfağın seçilmesi şüphesiz ki tesadüfi değil. Mutfak yapısı ve dekorasyonu itibarı oldukça mütevazı ve hemen hemen hepimizin sahip olabileceği bir mekan olarak görünüyor. Bizim gibi toplumlarda mutfak kadınların mekanı ve bir çok kadına göre de kadınların egemenlik alanı olarak kodlanmış bir mekan. Mekanda eşine yardım eden erkek figürü de en basitinden onun eşitlikçi düşünce sistemine dair mesajlar iletiyor. Üstüne üstlük bir lider sizi evinin salonunda değil de evin en özel kısımlarından birinde ağırlıyor. Kılıçdaroğlu, evi, mutfağı, bayram kutlaması ve diğer birçok görsel kod ile birlikte seçmenlere “ben de sizlerden birisiyim ve özel hayatımı size açtım” mesajını iletmiş oldu. Kuşkusuz ki bu söylem “şatafatlı ve zengin hayatlar” karşısında geliştirilen alternatif bir söylem. Ancak, bizim gibi toplumlarda seçmenlerin kendilerine benzer, kendilerine eş düzeyde gördükleri bir lideri ne denli cazibeli buldukları oldukça tartışmaya açık bir konu. Biz liderlerin bizi olduğumuzdan daha iyi bir yere taşımasını arzu eden bir toplumuz. Bu tür bir eşitlikçi söylemin bizim gibi zenginleşememiş, geleceği belirsiz toplumlarda kök salması çok kolay değil.
Kılıçdaroğlu’nun müzik yasağı üzerine yaptığı paylaşıma geri dönecek olursak, bu paylaşım metropollü seçmenlerin yüzde 41’ine ulaştı. Video daha çok erkek ve çalışan seçmenlerin izlediği bir video oldu. 18-24 yaş grubu seçmenler arasında videonun izlenme oranı genel toplum ile paralel düzeyde kaldı, daha yüksek bir erişime ulaşmadı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni desteklemeyenlerin yüzde 46’sı ve destekleyenlerin de yüzde 36’sı videoyu izlemişti. Videonun gençler dışında “karşı kamp” mensuplarına ulaşma düzeyi de sınırlı kaldı. Herkes yine kendi kampında yaşıyor ve kamp sakinleri kendi kampında olan biteni izliyordu.
Bu videoyu izleyenler
arasında beğenenlerin oranı da yüzde 57 olarak ölçülmüş bulunuyor; dolayısıyla,
tüm metropol seçmenleri arasında videoyu izleyen ve beğenenlerin oranının yüzde
23 olduğunun altını çizmek gerekiyor. Videonun beğeni düzeyi seçmenlerin
demografik özelliklerine göre bir farklılık sergilemiyor, ama videoyu izleyen gençler
arasında beğeninin yüzde 54’te kaldığını belirtmekte fayda görüyorum.
Bu video ile ilgili tüm
seçmen kitlesinin değerlendirmesini almak adına araştırmaya katılan herkes daha
sonra Kılıçdaroğlu’nun videosunun tamamını izledi. Bu genel izleme sonrasında seçmenler
arasında videoyu beğenenlerin oranı yüzde 52 oldu ve gençler arasında da aynı oran
ölçüldü. Metropollü seçmenlerin yaklaşık yarısı Kılıçdaroğlu’nu videoda inandırıcı
buldu (yüzde 51) ve tarzını beğendi (yüzde 50). 18-24 yaş grubu genç seçmenler
arasında bu oranlar sırasıyla yüzde 38 ve yüzde 48 oldu. Video net bir şekilde
inandırıcılık konusunda gençler nezdinde sınıfta kaldı.
Kılıçdaroğlu’nun bu
videosunun gençleri harekete geçirmede birkaç alanda sorunu bulunuyor.
Öncelikle hemen belirtmek gerekiyor ki, daha önce gençlik üzerine yazdığım
yazılarda da paylaştığım gibi, günümüzde gençlerin baskın bir rol modeli yok.
Öncelik anne babalarında ve sonrasında da Atatürk ile Erdoğan’da. Gençler
arasında Kılıçdaroğlu’nu rol model olarak görenlerin sayısı yok denecek kadar
az. Kılıçdaroğlu gençleri harekete geçiren, onlara heyecan veren bir lider
değil. Benzer şekilde CHP de 18-24 yaş grubu gençlerin öncelikli siyasi parti
tercihi değil. Birçok araştırmanın gösterdiği gibi, her ne kadar oylarında
erime olsa da, gençlerin ilk sırada tercih ettiği parti hala AKP. Dolayısıyla,
bu video ile gençleri bir araya getirecek yapısal bir temel yok.
Bunun da ötesinde
videonun içerik itibarı ile en büyük handikapı videonun samimi olmaması.
Gençlerin üçte biri bu videoyu samimi bulmuyor, dörtte biri de samimiyetine
dair herhangi bir değerlendirmede bulunamıyor. Oysa ki, samimiyet, gençler ile
kurulacak iletişimin ilk şartı. Günümüzde gençler samimi olan ile samimiyetten
uzak, yapay içerikleri son derece başarılı bir şekilde ayırt ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu bugün sosyal medya söylemlerini (özellikle twitter) ağırlıklı olarak gençler üzerinden yürütüyor. Hatta geçtiğimiz günlerde kendisini Gençlerin Demokrat Amcası olarak ilan etti ve twitter bio’sunda bu unvanı da yazıyor.
Türkiye’de gençlerin bir
amca arayışı içinde olduğunu düşünmek son derece yanıltıcı; gençler amca
aramıyor, hele siyaset dünyasından bir amca beklentileri hiç yok.
Türkiye’de gençler
kendilerini içinde bulundukları zor koşullardan çıkartabilecek, COVID 19
pandemisi ile iyice ağırlaşmış sorunlarına çözüm sunacak yetişkinlere ve
kurumlara ihtiyaç duyuyor. Ancak o yetişkinler amcalar, teyzeler, halalar,
dayılar değil.
O yetişkinler; gençler
üzerinde hiyerarşik bir baskı kurmadan gençleri dinleyebilecek, onlara özgürlük
sunabilecek, gençlere öykünerek yapay konuşma ve gündem tuzağına düşmeyen ama
gençlerin dilinden anlayan, gençler ile birlikte ortak çalışarak gençlerin
önünü açabilecek ve sorunlarını çözebilecek samimi, sahici ve güçlü yetişkinler.
Gençlerin siyaset dünyasından da beklentileri hiç farklı değil.
1 Araştırma metropol
illeri seçmenlerini temsil eden 321 seçmen ile online bilgi toplama yöntemi
kullanılarak Haziran 2021’de gerçekleştirildi. Araştırma, seçmenleri yaş,
cinsiyet, çalışma durumu değişkenlerine göre temsil etmekle birlikte araştırmadaki
seçmenlerin eğitim düzeyinin genel seçmenlerin eğitim düzeyinden yüksek
olduğunun altını çizmek gerekir.
01 Temmuz 2021'de yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder