Kayıtlar

ŞİDDET VE SİYASET

Resim
8 Mart on bir gün uzağımızda. Anıt sayaçtaki rakam bugün 34. Bu sayaç, tam on sene önce 128’i gösterirken, 2015 ve 2016 yıllarında 300’lü sayıları gösteriyordu, 2018 ve 2020 yılları arasında 400’lü rakamlardan oluştu. 2020’de tam olarak 408’i gösterdi. Anıt Sayaç’ı biliyorsunuzdur, şiddetten ölen kadınlar için oluşturulmuş dijital bir anıt. “Ölen kadınlarımızın isimleriyle anılacağı bu web sitesi, kadına karşı şiddet konusunda toplumun duyarlılığını geliştirme projesi olmanın ötesinde ölen kadınlara adanmış bir anıt” olarak tanımlanıyor internet sitesinde. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Ocak 2021’de yayınlanan Türkiye’de Kadın isimli raporda paylaşılan veriler esas alındığında, 2014 yılında yaşamının herhangi bir döneminde kadınların yüzde 36’sının fiziksel şiddetle, yüzde 44’ünün duygusal şiddetle ve yüzde 12’sinin de cinsel şiddetle karşı karşıya kaldığını görüyoruz (Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması). Bu araştırmaya göre, son 12 ay i...

İYİ YAŞAM

Resim
  Pazarlama dünyasında sıklıkla kullanılan bazı kelimelerin karşılığını Türkçe’de bulmak ya da yabancı bir sözcüğü tek bir sözcük ile karşılamak her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu tür kelimeleri günlük dolaşıma sokamıyoruz. Bu durumun plaza dili ile bir ilgisi yok; plaza dili farklı nedenler ve dinamiklerle filizlenen ve palazlanan bir dil. Plaza dili Türkçe karşılığı olan sözcükleri, kavramları ve dil yapılarını eğiyor, büküyor ve tüm bunları bu dili kullanan kişilere bile yabancılaştırıyor. Benim sözünü ettiğim konu ise yabancı sözcüklerin sosyal genlerimizde, kültürümüzde ve hayat pratiklerimizde bir karşılığı olmadığı için güzel bir çeviriden ve karşılıktan yoksun olmaları durumu.   İyi Yaşam Nedir?       Bu durumu en iyi temsil eden kavramlardan birisi İngilizce wellness kelimesi. Sözlük anlamıyla sıhhat, sağlık, zindelik, esenlik gibi kavramlarla karşılamaya çalıştığımız bu sözcük aslında daha derin anlamlara sahip. İngilizce sözlüklerde...

NÜFUS

Resim
Pandemi döneminde astroloji inanılmaz bir yükseliş yaşıyor. İçinden geçtiğimiz kaos ve belirsizlik günlerinde herkes geleceğin kendisine neler getireceğini merak ediyor, olayları zamanın akışına bırakmak yerine her şeyi önceden öğrenmeye çalışıyor. Benzer bir öngörme tutkusu iş dünyası için de geçerli; şirketlerin yanıtlandırmaya çalıştığı sorular “pandemi sonrasında mevcut tüketici davranışlarının ne yöne evrileceği”, “ekonomik göstergelerin nasıl bir seyir izleyeceği” gibi önemli sorulara yoğunlaşmış durumda. Her disiplin kendi araçlarının yardımıyla geleceği öngörmeye, kestirmeye çalışıyor. Tüm disiplinler arasında geleceği öngörme konusunda en keskin, en geçerli tahminlemeleri yapabilen kuşkusuz ki demografi. Demografi, bir toplumun nüfus yapısını, hareketliliğini ve dönüşümlerini inceleyen ve geleceğe dair isabetli tahminlemelerde bulunabilen bir sosyal bilim dalı.  TÜİK geçtiğimiz hafta 2020 nüfus verilerini açıkladı ve Türkiye nüfusunun 84 milyona yaklaştığını ilan ett...

BORÇ

Resim
Türkiye’de tüketicilerin bugüne ve geleceğe bakış açılarını anlatan, maddi güçlerini değerlendiren çeşitli ölçümleme yaklaşımları bulunuyor. Bu yaklaşımların en önemlilerinden birisi TÜİK ve Merkez Bankası işbirliğinde uzun süredir gerçekleştirilen ve sonuçları her ay açıklanan Tüketici Güven Endeksi isimli çalışma. Bu endeks birçok alt parametreden oluşuyor, ülkenin ve tüketicilerin ekonomik koşullarına ışık tutuyor. Tüketici Güven Endeksi çok uzun süredir negatif bir seyir izliyor ve tüketicilerin karamsar ruh hallerini gösteriyor. Bundan beş sene önce 92 seviyesinde olan tüketici güven endeksi bugün 83’e kadar düşmüş bulunuyor ve hanelerin mali koşullarını gösteren endeks de bu yıllar arasında neredeyse hiç değişmeden aynı kalmış durumda, 75. Tüketicilerin tasarruf etme eğilimini gösteren endeks de içinde bulunduğumuz ay 35’i gösteriyor. Borçlanma eğilimi gösteren endeks ise beş sene önce 33 iken, bu sene 52’ye yükselmiş bulunuyor. Bu endeksler 0 ile 200 arasında değişiyor ve 10...

YENİ YIL YENİ UMUTLAR

Resim
  Sosyal ve kültürel genlerimize nakşetmiş bir gerçeklik; yeni yıla yönelik beklentilerimiz her zaman aydınlık, umut ve mutluluk dolu oluyor. Ancak, her şeyin alt üst olduğu 2020 yılına has olarak bu cümleyi di’li geçmiş zaman kipinde kurmamız gerekiyor. Bu yıl toplum ve iş dünyası yeni yılı farklı beklentiler içinde karşıladı.     2020’de Tüketiciler … Türkiye 2020 yılını bir ruh halinden diğerine salınarak geçirdi. Toplumsal olarak ağır bir travma yaşadık, çok yaralandık, çok zedelendik. Pandemi hepimizde ağır bir hasar yarattı, derin izler bıraktı. Dünyadaki birçok ülkeden farklı olarak biz COVID 19’a ağır bir ekonomik kriz içinde yakalandık. İşte tam da bu nedenle pandeminin yarattığı yeni ekonomik koşulları biz çok daha ağır olarak hissettik. Salgının ilk başladığı Mart ayından normalleşmeye yavaş yavaş geçiş yaptığımız yaz aylarına kadar olan dönemde bir travmanın hemen hemen tüm aşamalarını hızlı bir şekilde deneyimledik; önce bu salgını zihnimizde inka...

2021’DE İŞ DÜNYASI

Resim
  Artık adetten diyebiliriz; her yılın sonunda Türkiye’nin büyük şirketlerinde üst düzey yönetici olarak çalışanların katılımıyla ülkenin geleceğine bakıyoruz ve iş dünyasının nabzını tutuyoruz. İlkini 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz araştırmamızın bu yıl üçüncüsünü tamamladık.   2020’ye Girerken … 2019 yılını bitirip 2020 yılına girerken gerçekleştirdiğimiz İş Dünyası Ekonomik Gündem Araştırması’ nda çalışmamız üç net mesajı bizimle paylaşmıştı (1). Birinci mesaj, iş dünyasının 2020 yılına bir önceki yıla kıyasla daha umutlu ve iyimser bir ruh hali ile girdiğiydi. İkinci mesaj iş dünyasının bu iyimserliği temkinli bir iyimserlik olarak tanımlaması ve yılı bu çerçevede planlamasıydı. Araştırmanın üçüncü önemli mesajı da güvensizlik duygusu üzerineydi ve iş dünyası alınan ekonomik önlemlere ve Hükümet’in ekonomi politikasına güven duymuyordu. 2020’ye girerken iş dünyasına göre ülkenin en önemli sorunları ekonomik kriz ve işsizlik olarak tanımlanıyordu. Bu konul...

PROTESTO VE DİJİTAL GÖÇ

Resim
  Geçtiğimiz hafta gündemi meşgul eden üç önemli olay yaşadık ve böylece 2021 yılına da hızlı bir başlangıç yapmış olduk. Her üç olayın da ortak noktası farklı şiddetlerde de olsa toplumsal bir tepki içermeleri, bir “protesto” olmaları. Bu olaylardan ilki tüm dünyanın gündemine birinci sıradan girdi ve günlerdir gündemimizin baş köşesinde duruyor. ABD’deki seçim sonuçlarına itiraz eden Trump yanlıları Kongre Binası’nı işgal ettiler ve seçim sonuçlarının resmi olarak onaylanmasına engel olmaya çalıştılar. Irkçı, cinsiyetçi, homofobik, yabancı düşmanı, İslamofobik, dindar ve anti-elitist Amerikalılar seçim sonuçlarını tanımamak adına hakikat sonrası dönemi siyasetinin önemli hareketlerinden birisini başlattılar.   Özünde faşizan izler taşıyan güruhun bu hareketini kimisi darbe, kimisi de kalkışma ya da en hafifinden protesto olarak tanımladı. Kongre işgalinden akıllara kazınan iki net sonuç var. Birincisi, Amerikalıların bu konu hakkındaki güncel düşünceleri ve bu düşüncen...