Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"SALYANGOZ" ÜZERİNE (*)

Resim
Ben bir kitap eleştirmeni değilim. Bu nedenle Salyangoz üzerine bir "kitap eleştirisi" kaleme alacak değilim. Salyangoz'u okudum, beğendim, sevdim, işte sadece bu nedenle yazmak istiyorum.  Salyangoz'u neden sevdim ? Bir   Salyangoz, Müslüman mahallesinde salyangoz satan bir satıcıyı değil, bizatihi bir Salyangoz'u anlatıyor.  "Müslüman mahallesinde satmayı değil, "salyangoz olmayı" anlatıyor bu kitap. Salyangoz'un ardında bıraktığı iz, kitapta evlerinin yolunu kaybetmekten korkup yola ekmek parçaları bırakan Hansel'le Gratel'in masalındakine benziyor nedense" (sayfa 15, Önsöz niyetine ... Kemal Gökhan Gürses)  Hatta, bana sorarsanız, kitap, salyangoz'dan ziyade salyangoz'un ardında bıraktığı renkli izleri anlatıyor.  Salyangoz'un ardında bıraktığı bu renkli izler kitabın kapağındaki renkli SALYANGOZ yazısında vücut buluyor. İki Bugüne değin gördüğüm hemen tüm H...

İRONİK BİR SEÇİM

Resim
Türkiye’nin bir ilki yaşadığı, cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bu seçim benim ömrümde gördüğüm ve deneyimlediğim en ironik seçim aslında. Neden mi? Cevaplandırmadan hemen söylemem lazım ki, bu yazıyı, oy verdikten hemen sonra, sandıklar açılmadan çok önce yazıyorum. Birinci ve ikinci ironi, seçimin doğum nedeninde yatıyor. Bilenler bilmeyenlere uzun uzun anlatsınlar, ben kısaca yazacağım. Bu seçimi aslında 367 garabetine borçluyuz. Garabet çünkü “367 kuralı” ilk kez Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek için ulusalcı, Kemalist tayfa tarafından uyduruldu. Daha önce geçerli olmayan bir kural Meclis’te bir kural haline getirildi: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilk iki turda cumhurbaşkanı seçmek için gerekli olan 367 sayısı aynı zamanda TBMM’yi toplayabilmek için de gerekli sayıdır”. Erdoğan da ayağına gelen bu topu ustalıkla gole çevirdi ve Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin önünü açtı.  İşte ilk iki ironi de burada gizl...

FUCK... WILL

Resim
Önemli not: The Good Wife dizisini geriden izleyenlerdenseniz, 5. sezonun “Dramatics, Your Honor” (SO5E15 – 105) bölümünü izlemeden bu yazıyı okumayın. @CBS: The Good Wife Son zamanlarda televizyonda izlediğim dizileri düşünüyorum da içlerinde beni en çok heyecanlandıran dizi herhalde The Good Wife . Bu hissi vermeye en yakın dizi House of Cards . Ama onun tahta oturmasının önünde “coğrafi” bir engel var.   House of Cards, Beyaz Ev ve çevresindeki entrikaları son derece başarılı bir şekilde anlatan ve Kevin Spacey ile Robin Wright’ın mükemmel oyunculuğun örneğini sergiledikleri bir dizi. Amaca ulaşmak için her yolu mubah kabul eden bir siyasetçinin akıl oyunlarını oya gibi işleyen bir politika dizisi House of Cards . Ancak, bizim topraklarda yaşananları düşününce dizinin izleyen üzerindeki etkisi biraz siliniyor; bir başka ülkede olsam belki ağzım yarı açık, olanları şaşkınlıkla izler, sıklıkla “yok, canım, olur mu hiç” der ve The Good Wife için hissettiklerimin...

YAEFOBİ VE BİR NEFRET OBJESİ OLARAK SEZEN AKSU

Resim
Kazara bir sapan taşı bir altın kâseye değse,  ne taşın kıymeti artar, ne kıymetten düşer kase. Bu yazıyı yazmak ile yazmamak arasında çok gittim geldim. Gittim, geldim. Bir acı kahvenin bile 40 yıllık hatırı olan şu dünyada, aşağı yukarı 40 yıldır hayatıma değen, onu etkileyen bir insanın kimliğinde somutlaşan, bu kimliğe yöneltilen öfkenin nedenlerini anlamaya çalışıp, bunu yazıya döksem mi dökmesem mi ikileminde gittim geldim. Ne yalan söylemeli, Y.Ozdil’in 15 Mart’ta Hürriyet’te yayınlanan Firuze yazısı olmasaydı bu ikilem sürer giderdi, belki de. Evet, Sezen Aksu’dan bahsediyorum. 16 Şubat Pazar günü Hürriyet Gazetesi’nden Behlül Aydın Sezen Aksu’nun Bostancı Gösteri Merkezi’nde verdiği konser ile ilgili bir haber yayınladı. Habere göre, Sezen Aksu 14 Şubat’ta verdiği konserde Türkiye gündemine göndermede bulundu, gençlere “sınırsız özgürlük” mesajları verdi: “Ne kadar katılırsınız bilmem ama insan karanlık bir varlık aslında. İçinde her şeyi barındır...