Kayıtlar

SEZEN VE TARKAN

Resim
Son iki aydır toplumsal gündemimize sıra ile damga vuran iki isim bulunuyor: Sezen Aksu ve Tarkan. 2017 yapımı Şahane Bir Şey Yaşamak şarkısından yola çıkılarak üretilen Adem ile Havva tartışmasında kendisine yöneltilen tehdit karşısında Sezen Aksu’nun “dur bakalım” diyerek sergilediği dik duruş ve ona eşlik eden Avcı şiiri ile aradan birkaç hafta geçtikten sonra da Tarkan’ın “geççek geççek, elbet bu da geççek” diyen şarkısı, toplumun belirli bir kesiminin hislerine tercüman olmayı başardılar. Avcı ve Geççek Türkiye gündemi belirlediler. Sezen Aksu ile Tarkan’ın toplumsal gündemimize damga vurmasının önemli nedenleri bulunuyor. Bu nedenlerin başında kuşkusuz ki her iki şarkıcının da davranışları ve sözleri ile toplumsal muhalefet rolünü üstlenmeleri geliyor. Eminim ki, ne Sezen Aksu’nun ne Tarkan’ın böyle bir rol üstlenmek gibi bir niyetleri vardı. Ancak gelinen noktada her ikisi de bu rolü üstlenmek durumda kaldı, toplum onlara bayraktarlık rolünü biçti,  bu iki ismin üzerin...

ENFLASYON

Resim
  2021 yılından 2022’ye geçişimize eşlik eden en önemli konulardan biri çeşitli ürün ve hizmetlerde yaşanan fiyat artışları ve yaklaşık 20 yılın sonrasında ülkenin karşı karşıya kaldığı yüksek enflasyon oranı oldu. Bir önceki yılın resmi enflasyon oranı tüketici fiyatlarında yüzde 36 ve üretici fiyatlarında da yüzde 80 olarak açıklandı. 27 Ocak günü de Merkez Bankası 2022 ve 2023 yıl sonu enflasyon tahminlerini revize etti. Merkez Bankası Başkanı 2022 yıl sonu tahminlerini yüzde 11.8’den yüzde 23.2’ye yükseltti. Bu resmi açıklamaların öncesinde tüketiciler arasında yüksek enflasyon beklentisi zaten son derece yaygındı. Metropol illerinde aralık ayında gerçekleştirdiğimiz araştırmaya göre, tüketicilerin yaklaşık yüzde 70’i önümüzdeki bir yıl içinde fiyatların yükselmesini zaten bekliyordu ve bu oran bugüne dek ölçtüğümüz en yüksek oran olarak önümüzde bulunuyor. Tüketiciler bugün her ne kadar enflasyonun yükseleceğine dair bir beklenti içinde olsalar da burada son derece önemli ...

ERTELEME

Resim
  Bugünlerde hepimiz oturuyoruz, kalkıyoruz ekonomiden konuşuyoruz. Kimimiz artan fiyatlar diyoruz, kimimiz enflasyon diyoruz, kimimiz de geçim sıkıntısı; ama sözcükler dönüp dolaşıp ekonomi etrafında kilitleniyor. Bugün toplumun büyük bir kesime göre Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomi ve zamlar. Bazılarımızı artan gıda fiyatları, kimilerimizi son gelen elektrik ve doğalgaz faturaları çarpıyor, bazılarımız da her ürün ve hizmette yaşanan fiyat artışları karşında far görmüş tavşan misali donup kaldık, ne yapacağımızı bilemiyoruz.   Devletin resmi rakamları da vatandaşların yaşadığı bu şoku belgeliyor. Kasım ayında yüzde 21.31 olarak açıklanan tüketici fiyat endeksi, aralık ayında yüzde 36.08 ve ocak ayında da yüzde 48.69 olarak açıklandı TÜİK tarafından. Alternatif enflasyon hesapları çok daha büyük oranlardan söz ediyor. Enflasyon katlanarak büyüyor. Tüketiciler geleceğe endişe içinde bakıyor. Tüketicilerin enflasyon karşısında yaşadığı şokun şiddetini arttıran çok öneml...

EKRAN

Resim
  “Tüm dünyada ve Türkiye’de son yıllarda televizyon izleme süreleri düşüyor” hemen hepimizin en çok duyduğu cümlelerden birisi; bu cümle dünya çapında kısıtlı bir doğruluk payı içerse de Türkiye dikkate alındığında bir klişe ve bir mit. Rakamlar bize bambaşka bir hikaye anlatıyor. Dünya genelinde 91 ülkeden elde edilen verilere baktığımızda, kişi başı ortalama televizyon izleme süresi 2010 yılında 3 saat 10 dakika olarak ölçülmüşken, 2020 yılında bu süre 2 saat 54 dakikaya gerilemiş bulunuyor (1). On yıl içinde ortalama televizyon izleme süresi sadece 16 dakika azalmış durumda. Ancak, hemen belirtmek gerekiyor ki, pandemi koşullarının dünyayı vurduğu 2020 yılında ortalama televizyon izleme süresi 6 dakikalık bir artış gösterdi. Tüm dünyada en az televizyon Okyanusya’da izlenirken (ortalama 2 saat 09 dakika), en uzun süre Afrika’da (4 saat 05 dakika) ve Avrupa ortalaması da 3 saat 54 dakika. Türkiye tüm dünyada en çok televizyon izlenen ülkelerden biri konumunda yer alıyor ...

SEZEN

Resim
    Hepimizin hayatına dokunmuş, onun şekillenmesinde etkili olmuş kişiler vardır. Bu kişiler bazen sadece aile üyelerimiz ile kısıtlı kalırken, bazen de çeşitli kurumlar içinde karşılaştığımız, yolumuzun kesiştiği değerli insanlar ile birlikte artar ve çoğalır. Bazen de şahsen tanışmadığımız, ama hayatımıza farklı biçimlerde giriveren bazı kişiler yüzlerce tanıştan ve arkadaştan çok daha fazlasını katarlar hayatımıza. 47 yıldır yazan, söyleyen Sezen Aksu benim için öyle biri; 46 yıl önce “ben beni kendi içimde, bilmem ararsam bulur muyum” diye sorduğu andan beri bu böyle. O sıralarda o 22, bense 12 yaşımdaydım. 46 yıllık bu yol arkadaşlığında onun toplumunun kılcal damarlarına nasıl nüfuz ettiğini, her birimizin neden en azından bir Sezen Aksu şarkısı olduğunu, bu topraklarda toplumsal bir ikona nasıl dönüştüğünü gün be gün gözlemledim, bunun sırrını anlamaya çalıştım. O bir şifacı. O bizim kişisel ve toplumsal hayatımızın tarihçisi, o bizim aynamız. Kuşkusuz ki, beş ku...

KARAMSARLIK

Resim
  Tüm dünya ile birlikte bir alt üst oluşu yaşadığımız 2020 yılından sonra, başladığı ilk günden beri son derece hareketli bir gündeme sahip 2021’i geride bırakıp, yeni bir yıla girdik. Biz araştırmacılar yılın bu dönemlerini oldukça çok seviyoruz; geçen bir yılın muhasebesini yapıp, gelecek ile ilgili beklentileri ve öngörüleri almayı önemsiyoruz. Bu nedenle tüketicilere ve iş dünyasına kulak kabartıyoruz. Bugünden yarına bakarak geleceğimizi öngörmeye çalışıyoruz. Genel olarak toplumlar da yeni bir başlangıcı seviyor, sanki her şey bir anda düzelecekmiş, sorunlarımızı bir anda geride bırakıverecekmişiz gibi yeni yıla girişler heyecan yaratıyor; iyimserlik tavan yapıyor. Ancak, bu son cümlenin zaman kipi hatalı oldu, bu toplumsal kural son birkaç yılda bozuldu. Son yıllarda yeni yıla girişlerimiz çok fazla iyimserlik aşılamıyor bize. Yeni yıl coşkumuz örselendi. Bu gerçeğe rağmen, gelenekselleşen sorularımızı sormaya devam edebiliriz. Bizi nasıl bir yıl bekliyor, 2022’ye yönel...

2022

Resim
  Son derece hareketli bir gündeme sahip 2021’i geride bırakıp, yeni bir yıla girdik. Biz araştırmacılar aslında yılın bu dönemlerini oldukça çok seviyoruz; geçen bir yılın muhasebesini yapıp, gelecek ile ilgili beklentileri ve öngörüleri almayı önemsiyoruz. Bugünden yarına bakmak vazgeçilmezlerimiz arasında yer alıyor. Bizi nasıl bir yıl bekliyor, 2022’ye yönelik beklentilerimiz neler? 2022 bize neler getirecek? Bu sorulara yanıt aramaya başladığımız dönem ekonomi dünyasında büyük çalkantıların yaşandığı anlara denk geldi. Döviz kurları bir gün içinde çift haneli rakamlarda yukarı ya da aşağı yönde hareketlenirken, fiyatlarda yaşanan hızlı değişim tüketicileri derin endişelere yöneltti. Altın fiyatları tavan yaparken, borsada işlemler birkaç kez durduruldu. Tüketici Güven Endeksi tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi. Tüm bunlar yaşanırken, Hükümet yeni bir ekonomi paketini devreye sokarak dövizdeki hareketlenmeye son vermeye çalıştı; Türk Lirası yabancı paralar karşısın...