Kayıtlar

İYİMSERLİK

Resim
Adettendir, yılın son günlerinde herkesin içini bir yeni yıl heyecanı sarar, yeni yıla dair özel bir kutlama yapsak da yapmasak da içimizi mutluluk ve iyimserlik kaplar. Geleceğe umutla bakarız. Yılı gösteren rakamlardaki bir iki değişikliğin birçok soruna mucizevi bir şekilde dokunacağına ve bizi sorunsuzluğa taşıyacağına naifçe inanırız. Gelecek çekicidir, gelecek gizemlidir, gelecek iyi ve güzel olanın tohumlarını taşır. Kuşkusuz ki, hepimiz yeni yılı özel kutlamalarla karşılamıyoruz, yılbaşı kutlaması hepimizin önemsediği ve gerçekleştirdiği kutlamalar arasında yer almıyor. Kimilerimiz ekonomik nedenlerle, kimilerimiz de dini gerekçelerle yeni yıl kutlaması yapmıyoruz. Kutlama yapanların çoğunluğu da yeni yılı evlerinde aileleri ile birlikte karşılıyor. Bu sene pandeminin de etkisiyle yılbaşı kutlamaları tamamen iptal edildi ve evlerimizle sınırlandı. Ancak, evlerimizde bile özel bir kutlama yapmaya çok fazla isteğimiz ve hevesimiz yok. Yeni yılın gelişini kutlasak da kutlamasa...

2020: DAMGA VURANLAR

Resim
  Zaman bizden bağımsız bir mefhum, kendi dinamikleriyle hareket ediyor. Varlığı ve doğası fizikçilerin ve felsefecilerin çalışma alanı. Bizler ise onu anlamlandırabilmek adına yıllara, aylara, günlere ve daha da küçük zaman aralıklarına bölüyoruz; zamanı belirli kesitlere ayırıyoruz. Hayatımızı bu kesitler üzerinden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bugüne, geçmişe ve geleceğe bu kesitler üzerinden iz bırakmaya çalışıyoruz.   Yıl da bu kesitlerin en anlamlılarından birisi. Her yılın sonunda geriye dönüp bakıyoruz ve kendimize bir Z raporu çıkarıyoruz. 2020 yılı hepimizin hayatında bir çok ilke imza attı; tüm dünyayı ve bireysel hayatlarımızı alt üst etti, değiştirdi ve dönüştürdü. Bütün bir sene boyunca yaşadıklarımızı, duygu ve düşüncelerimizi, istek ve beklentilerimizi anlamaya çalıştık. Bu alt üst oluş süresince araştırmacılar, sosyologlar, ekonomistler, felsefeciler, psikologlar, fütüristler, pazarlamacılar, siyaset bilimciler ve tüm bilgi ve irfan üretenler ol...

2020

Resim
  2020 neredeyse başladığı günden bu yana hiç birimize iyi gelmeyen bir yıl oldu. Bitmesine iki hafta kala bu yılın ardından kullandığımız ve zihnimizde çağrışım yaratan kelimeler de belli: “felaket”, “korku”, “berbat”, “endişe”, “hüzün”, “can sıkıntısı”, “boşluk”, “çaresizlik” ve “umutsuzluk”. 2020 Ankaralılar için “hüzün” ve “umutsuzluk” demek; İstanbullular için 2020 “felaket” ve “virüs” anlamına geliyor ve İzmirliler için de sonuçta “her şeyiyle berbat” bir yıl 2020 (1). Üç büyük ilde yaşayan yetişkinlerin yüzde 79’u 2020’den memnun kalmazken, sadece yüzde 5’i bu seneyi memnuniyetle bitiriyor. 2020’den duyulan memnuniyetsizlik gençler arasında doruğa ulaşıyor. Bir yandan koronavirüsü ile diğer yandan da ekonomik sorunlarla uğraştığımız bu seneden nasıl memnun kalalım ki? 2020’ye girerken yetişkin nüfusun yaklaşık üçte biri geleceğe iyimser gözlerle bakarken, yılı kapatırken bu oran beşte bir seviyesine kadar düştü. Bu sene geleceğe umutla bakma, iyimser olma güdümüz iyice örs...

GÜVEN

Resim
  Devlet ve hükümet kurumları ile toplum arasındaki mutabakatın yazılı kuralları olduğu kadar yazılı olmayan, ancak üzerinde mutabık kalınmış kuralları da bulunuyor. Bu kuralların bir kısmı evrensel değerlerle belirlenirken bir kısmı da toplumsal ihtiyaçlar neticesinde sadece belli toplumlarda ortaya çıkabiliyor. Üstelik bu kuralların toplumda kazandığı önem ve hatta anlam dönemsel olarak değişim gösterebiliyor. Dolayısıyla, toplumsal mutabakat canlı, dinamik ve değişebilen, dönüşebilen bir mefhum. İster yazılı, ister yazılı olmayan kurallardan söz edelim, toplumsal mutabakatın nihai amacı toplumsal uyum ve devamlılık için güvenilir ve referans alınabilir bir kurallar çerçevesini belirlemek. Türkiye’de değişen toplumsal ve siyasal yapıya paralel olarak toplumsal mutabakatın da çerçevesinin ve doğasının değişim geçirdiğini öne sürmek mümkün görünüyor. Ancak, değişim meselesine geçmeden önce hemen altını çizmemiz gereken bir gerçek bulunuyor. Dünya Değerler Araştırması (World Val...

BİR SAVUNMA STRATEJİSİ OLARAK DİJİTALLEŞME

Resim
  COVID 19 pandemisi birkaç istisna haricinde Türkiye’de hemen her sektörden irili ufaklı yüz binlerce şirketi derinden etkiledi.   Pandemi Döneminde Büyük Ölçekli Şirketler Koronavirüs ile ilk tanıştığımız günlerde Türkiye’nin büyük ölçekli şirketlerinin hemen tamamı 2020 yılının bir önceki seneye göre hem Türkiye ekonomisi hem de kendi sektörleri ve şirketleri için zor bir yıl olacağına emindi. Sia Insight’ın Marketing Türkiye için Nisan 2020’de gerçekleştirdiği İş Dünyası Ekonomik Gündem Araştırması bulgularına göre, Türkiye’deki büyük ölçekli şirketlerin üst düzey yöneticilerinin yüzde 92’sine göre Türkiye ekonomisi, yüzde 50’sine göre faaliyet gösterdikleri sektör ve yüzde 48’ine göre de kendi şirketleri 2019 senesine göre bir küçülme yaşayacaktı. Bu şirketlerin yüzde 60’ı yatırımlarının azalacağına, pazarlama ve iletişim bütçelerinin daralacağına inanıyordu. Bugünden geriye dönüp baktığımızda ülkemizdeki büyük ölçekli şirketlerin pandemi karşısında aldıkları ilk...

ETHOS

Resim
  Popüler kültür ve popüler kültür ürünleri bizi bize en iyi anlatan eserler; herkese kolayca ulaşan, herkes tarafından kolayca tüketilebilen. Geçmişimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi bugünün şarkılarında, filmlerinde, dizilerinde, kitaplarında, reklamlarında ve fotoğraflarında yakalamak mümkün. Adı üstünde, popüler olanın, gelip geçici olanın üretim alanı. Popülerden kalıcı olana geçebilenler de son derece sınırlı. Popüler kültür bir üretim olduğu kadar aynı zamanda toplumsal anlamda yeniden üretimin de en önemli kalelerinden birisi. Toplumsal değerler, normlar, inançlar, roller, davranış kodları, toplum ile ilintili her şey popüler kültür içinde yeniden üretiliyor, yeniden dolaşıma sokuluyor. Popüler kültür dönüştürücü olduğu ya da dönüşüm için bir platform sunduğu sürece ilerici, hatta zaman zaman devrimci; yeniden üretime hizmet ettiği sürece de muhafazakar. Bugünlerde bizi bizden alan bir popüler kültür ürünü var: Bir Başkadır. Uzun zamandır gündemimizi meşgul eden COVID ...

DEPREM

Resim
  Deprem, en büyük korkumuz ölümle bizi sosyal olarak yüz yüze getiren en derin trajedi kaynaklarından birisi. Kuşkusuz doğal afetlerin hemen tamamı böyle; hepsi bizi toplumca ölüm gerçeği ile yüzleştiriyor. Yine de bizim bu ülkede en çok karşı karşıya kaldığımız afet deprem ve onun hayatımızdaki etki gücü diğer afetlerden daha büyük. Sel, yakın tarihimizde sıklığı ve yıkıcılığı ile depremin hemen arkasından geliyor ve iklim krizi nedeniyle bu gidişle hayatımızda daha da etkili olacak. İzmir depremi hepimizin hayatında derin izler bırakan depremlerden biri olarak hafızamıza kaydedildi. Depremde kaybettiklerimiz, bir mucize eseri hayata geri dönenler artık ortak anılarımızın bir parçası; depremle özdeşleşen apartman isimleri unutulmazlarımız arasına katıldı; Bayraklı sanki hepimizin bir dönem yaşadığı ortak mahallemiz; depremde canlı kurtulan kedilerin, köpeklerin yüzleri hafızamıza nakşedildi; depremzedelerin hayat hikayeleri artık hepimizin hikayesi. 2020 yılında bir çok depre...