Kayıtlar

KAZANAN MARKALAR

Resim
KAZANAN MARKA OLMAK İÇİN NELER YAPMAK GEREKİYOR?   “Tüketiciler markalardan hızlı hareket edebilen, bu döneme has yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirme gücüne sahip, endişe giderici ve iyi hissettiren, sorunlara çözüm sağlayan ve hayatın devamlılığına destek olacak bir rol üstlenmesini beklemektedir. Geleceğin başarılı markalarının mimarisinde bu özellikler bulunacak. ” Mart 2020’den itibaren yaşadığımız belirsizlik ve kaygı dolu günlerde tüketicilerin beklentileri ve öncelikleri de değişti. Araştırmalarla tüketicilerin nabzını tutan kuruluşlar bu değişime kolayca uyum sağladılar. Ülkemizin önce gelen araştırma kuruluşlarından Sia Insight’ın Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı olan Hüseyin Tapınç’la pandemi döneminde ortaya çıkan tablo hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. “Markalar dünyası tüketici beklentilerini anlamada ve karşılamada sınıfta kaldı.” diyen Tapınç, başarılı markaların yaptıklarını araştırmalar ışığında Dünya okurları için özetledi.  Tüketici cephesinde neler de...

AĞUSTOS

Resim
2021 yılının Ağustos ayı zor geçiyor. Bir yanda yangınlar ve yüreğimizde açtığı yaralar, sel felaketlerinin gözümüzün önünden gitmeyen görüntüleri ve çok sayıda kayıp yaşanması, artan gıda fiyatları, mülteci dramları ve bunun ülkede yarattığı tansiyon, yükselen vakalar, yeni varyant söylentileri, okulların açılmasının belirsizliği ve sonrasında açılmanın getirdiği telaş, öte yanda biten yazı yakalama kaygısı ve kışın getirmesinden içten içe korktuğumuz yeni pandemi tedbirleri Ağustos ayını zorlu kılan nedenlerden bazıları. Ağustos ayının günlük sohbetlerine felaketler damga vurdu, yılların köklenmiş gündem maddesi ekonomi ile son bir buçuk yılı tanımlayan pandemi gündemin alt sıralarına düştü: günlerimizi yangınları, sel felaketini ve mültecileri konuşarak geçirdik. Bu üç konu gündemi belirlerken, toplumun geleceğine de damga vurdular. Öncelikle hemen belirtmek gerekiyor ki, tüm bu çalkantılı gündem nedeniyle kendimizi iyi hissetmiyoruz. Üç büyük ilde yaşayan metropollü tüketic...

DAYANIŞMA

Resim
  Geçtiğimiz ay bu günlerde Bodrum üzerine bir yazı yazmış ve Bodrum’un pandemi döneminde aldığı göç kadar, Bodrum’un verdiği göçe ve ileride daha da hız kazanacak bu göç verme olgusunun önemine dikkat çekmek istemiştim. Son on günde bölgede; Bodrum’da, Milas’ta, Antalya’da, Marmaris’te, Köyceğiz’de ve Aydın’da olağanüstü günler yaşandı ve yaşanıyor. Bölge boydan boya yeşilden karaya döndü, yerel halk hayatlarını sürdürmelerini mümkün kılan işlerini kaybetti, hektarlarca tarla ve zeytinlik yandı, geçim kaynağı binlerce hayvan öldü. Günlerce süren yangınlarda insanlar hayatlarını kaybettiler. Ormanların sakini yüzbinlerce hayvan artık yok. Ortak mekanlarımızı kaybettik. Yangın görüntüleri hafızalardan uzun süre silinmeyecek, yangının ruhlarda açtığı yara kolay kapanmayacak. Bodrum ve çevresinde yaşanan bu trajedinin bölgenin demografik yapısı üzerinde etkili olup olmayacağı önümüzdeki aylarda belli olacaktır. Bodrum’un dışarı verdiği ve vereceği göçe yerli halkın da eklenip ekle...

MEDYA

Resim
  Türkiye’de sosyal kurumlara duyulan güven düzeyi ile ilgili yanlış bir algı var. Toplumun belli bir kesiminde geçmişe kıyasla günümüzde sosyal kurumlara daha az güvenildiğine dair bir inanç var. Ancak, gerçek bunun tam tersi. Dünya Değerler Araştırması (World Values Survey) bulgularına göre, Türkiye’de bir sosyal kurum olarak parlamentoya, medyaya, silahlı kuvvetlere ve emniyete duyulan güven seviyesinde 2001 ve 2018 yılları arasında önemli bir değişim gözlenmiyor. Bu toplumsal kurumlara duyulan güven ya benzer bir düzeyde seyrediyor ya da bazı kurumlara daha da çok güveniliyor. Örneğin, 2001 yılında toplumun yüzde 42’si parlamentoya güven duyarken, 2018 yılında bu oran yüzde 59; 2001 yılında toplumun yüzde 69’u emniyete güvenirken, bu oran 2018’de yüzde 84.   Sia Insight tarafından üç büyük ilde yetişkin nüfus ile geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre toplumun yüzde 64’ü parlamentoya güvenirken, emniyete duyulan güven yine yüzde 84 düzeyinde....

VEGANİZM

Resim
  Bu yıl 3-4 Temmuz tarihleri arasında Vegan Derneği Türkiye’nin düzenlediği Uluslararası İstanbul VegFest organizasyonu gerçekleştirilecek. “Yaşama Şans Ver” sloganı ile düzenlenecek bu festival vesilesi ile bu yazımda ülkemizde de görünürlüğü ve etkinliği artmaya başlayan vegan tüketicilere ve veganizme odaklanmak istiyorum.  Vegan sözcüğü ilk kez 1944 yılında Donald Watson tarafından kullanılmış bir sözcük ve İngilizce vegetarian (vejetaryen) kelimesinin ilk üç ve son iki harflerinin karıştırılmasından oluşturulmuş.   Her sözcükte ve kavramda olduğu gibi, vegan ve veganizm kavramları da bu kısa tarih içinde değişim ve dönüşüm geçirmiş. Vegan Derneği Türkiye’nin de belirttiği gibi, 1979 yılından sonra şu tanım tüm dünyada yaygın bir kabul görmüş:  “Veganlık hayvanların gıda, giyim ya da başka amaçlarla maruz kaldıkları sömürü ve zulmün her türlüsünden -uygulanabilir olan en mümkün mertebede- kaçınan ve buna ek olarak insanların, hayvanların ve çevrenin ya...

BODRUM

Resim
  Bu hafta hafif bir tatil yapmaya karar verdim. Kelimeye tam anlamını verecek bir tatil yapmam pek mümkün değil, onun için bayramı bekliyorum. Pandemi nedeniyle uzaktan çalışmanın verdiği olanaklar ile son bir yılını Bodrum’da geçiren birisi için “tatilini nerede yapmak istersin” sorusunun yanıtı birçoğunuza şaşırtıcı gelecek belki ama öncelikle Bodrum olmayabiliyor. Özellikle karşı yaka, Kos, yaşadığın yerden sadece 15 dakika; Kalimnos da 45 dakika uzak olunca ve bu adalar Ege’de olma düşüncesini sonuna kadar hissettiriyorsa ve yaşatıyorsa insan ilk önce şöyle bir Yunanistan’a uzanmak istiyor. Ancak, koşullar bu seçeneği ortadan kaldırınca yanıt zorunlu olarak Bodrum’a dönüşüyor. Bodrum’da yaşayıp, İstanbul mod’unda çalışınca kuşkusuz ki insanın zihnindeki Bodrum algısı bir anda dönüşmeye başlıyor. Her ne kadar birçok insan Bodrum’dan çalıştığını söylediğinde gıpta etse de, iç geçirse de günün sonunda zamanının birçoğu “Bodrum’dan uzakta”, bilgisayar önünde, günlük dört beş z...

AMCA

Resim
  Türkiye dahil Avrupa’nın güney ülkeleri Haziran ve Temmuz aylarında normalleşme adına hızlı adımlar atmaya başladılar. Orta ve Kuzey Avrupa ülkeleri ise özellikle Delta varyantından dolayı hala temkinli davranmaya devam ediyor, kısıtlamaları sürdürüyorlar. Güney Avrupa ülkelerinin bu hızlı normalleşme sürecindeki motivasyon kaynağı hepimizin bildiği gibi turizm geliri. Türkiye tüm bu ülkeler arasında normalleşme sürecinde en hızlı ve büyük adımları atan ülkelerden birisi oldu. Turizme yönelik beklentiler ile birlikte aşılanma oranının hız kazanması ve vaka sayılarının düşmesi ile Türkiye iki konu haricinde pandemi ile ilintili tüm yasakları 1 Temmuz itibarı ile kaldırdı. Bu yasaklardan ilki çok da ses getirmeyen nargile servisi yasağı oldu. İkinci yasak ise toplumda çok ses getirdi; müzik yasağı. Temmuz öncesinde konaklama tesisleri haricinde saat 21:00’de sona eren müzik yayınları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktu...