AKKUYU
Türkiye gibi gündemin
baş döndürücü hızda değiştiği bir ülkede herhangi bir toplumsal meseleyi
derinlemesine tartışmak, sonrasında da toplumsal karar aşamasına ulaşmak mümkün
olmuyor. Toplumsal meseleler tam anlamıyla kapanmadan üstü açık bırakılıp, bir
sonraki meseleye hızla geçiyoruz, onu da yarım yamalak tartışıp, hemen “bir
sonraki” diyoruz. Türkiye, yarım yamalak tartışılmış toplumsal meseleler
mezarlığı.
Nükleer enerji de Türkiye’nin derinliğine tartıştığı bir mesele değil. Dünyanın birçok ülkesinde geniş katılımlı toplumsal hareketlere neden olan nükleer enerji ve yeni bir nükleer santral kurulması bizde günlük gündem arasında kaybolup gidiyor. Nükleer santral meselesi, Mersin ve Sinop Nükleer Karşıtı Platform ya da yerel çevre örgütleri gibi lokal sivil hareketlerin etki alanı ile sınırlı kalıyor. Greenpeace gibi uluslararası örgütler meseleye dönem dönem dahil olsa da konu toplumsal bir sorun haline dönüşmüyor.
Siyasi partilerin bu
konudaki duruşu bile meçhul; nükleer santraller ve santrallerin inşaatı
sırasında ortaya çıkan çok önemli sorunlar günlük siyasetlerinin konusu bile
olmuyor.
Parti programlarına
bakacak olursak, AKP ucuz enerji ve tek kaynağa bağımlı olmamak, MHP de enerji
arz güvenliğinin sağlanması için nükleer santral yapımını destekliyor. CHP de
nükleer enerjiye kategorik olarak karşı değil, nükleer atıkların güvenli bir
şekilde saklanmasını önemli bir konu olarak programına almış bulunuyor. İYİ
Parti’nin programında nükleer kelimesi geçmiyor bile. HDP bu konuda farklı
duruş sergileyen tek siyasi parti; nükleer santrallere karşı olmayı bir
insanlık görevi olarak görüyor.
Bugün ülkenin gündeminde
iki nükleer santral inşaatı var. Geçtiğimiz Cuma günü Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne
bir ziyaret gerçekleştiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2018
yılında temeli atılan bu santralin birinci ünitesinin 2023 yılında ve ikinci
ünitesinin de bir sonraki sene devreye alınacağını bir kez daha beyan etti. Hükümet’in
nükleer enerji konusundaki duruşu son derece net ve kararlı.
Buna karşın, toplumun inşaatı devam eden nükleer santraller konusunda net bir tutumu yok. Sia Insight’ın Haziran ayında yaptığı bir araştırmaya göre, üç büyük ilde yaşayan 18 yaş ve üzeri kişilerin yüzde 34’ü ülkemizde nükleer santral yapılmasını desteklerken, aynı orandaki bir başka kitle de nükleer santrallere karşı çıkıyor. Arada kalan yüzde 32’lik bir kesimin netleşmiş bir tutumu yok.
Nükleer santral destekçileri özellikle erkekler ve gençler. Nükleer santral konusunda siyasi tercihlere bakacak olursak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi destekleyicileri arasında nükleer santral yapımının daha çok taraftar bulduğunu görüyoruz. Ancak, bu kitle arasında bile nükleer enerjiyi destekleyenlerin oranı yüzde 49 ile sınırlı kalıyor. Bu yönetim sistemine karşı olanlar arasında bu santrallere destek verenlerin oranı da sadece yüzde 17.
Gerçek siyaset bazen gündemin satır aralarına gizlenmiş konuları bulup çıkartmaktan ve üzerine bir politika inşa etmekten geçiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder