DEĞİŞEN DENGELER
Son günlerde
akademisyenler, gazeteciler ve araştırmacılar tarafından kamuoyu, daha doğrusu
seçmen eğilimleri araştırmaları hakkında yazılan birçok yazı ile
karşılaşıyorsunuzdur. Bu tür yazıların araştırma okuryazarlığının gelişmesine
destek sağladığı sürece son derece değerli çalışmalar olduğuna inanıyorum.
Ne yazık ki, bırakın
ortalama eğitim seviyesi sekiz sene ile sınırlı toplumu, bu tür araştırmaları
kullanan ve toplumla paylaşan medya mensuplarının bile araştırma okuryazarlığı
oldukça sınırlı. Bu da kaliteli araştırmalar ile defolu çalışmaların bir arada
gündeme gelmesine ve sonuçta bilgi kirliliğine, demokratik ve çağdaş
toplumların vazgeçilmezi olan kamuoyu araştırmalarının itibarının lekelenmesine
neden oluyor.
Pazarlama araştırmaları
nasıl pazarlama dünyasının karar alma süreçlerinin vazgeçilmez bir parçasıysa, aynı
şekilde kamuoyu araştırmaları da siyasi partilerin ve siyasetçilerin, toplumsal
kurumların ya da sivil toplum örgütlerinin çalışmalarının ayrılmaz bir
parçasıdır. Bu tür araştırmaların karar alma sürecini tek başına belirlemesi
beklenemez, bu çalışmaların hedefi karar verici konumunda bulunan kişilere
süreci kolaylaştırıcı destek sağlamaktır.
Kamuoyu araştırmaları
seçmenlerin farklı konulardaki düşüncelerini, algılarını ve tutumlarını açığa
çıkartır ve davranışlarını öngörmeyi hedefler. Araştırmalar, kullanmayı ve
okumayı bildiğimiz sürece politika geliştirirken ya da geliştirilen
politikaların akıbetinin belirlenmesinde sahip olmamız gereken en önemli
araçlardır.
Türkiye 2023 yılında,
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında son derece önemli bir seçim yaşayacak. Seçimin
önemini bu gazetenin okurlarına anlatmama gerek yok. Bu seçim yolculuğunda daha
çok kamuoyu ve seçmen eğilimleri araştırması ile karşılaşacağız. Dengelerin
bıçak sırtında kurulduğu, seçmen eğilimlerinin bir uçtan diğer uca kısa sürede salındığı
bir dönemde kamuoyu araştırmalarının bu kadar çok gündemde olmasına şaşırmamak
gerekiyor.
Geçtiğimiz Ekim ayı seçmenlerin düşünce ve tutumlarını yakından izleyenler için önemli bir ay olarak kayıtlara geçti. Çünkü Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasında kurulu olan güç dengesinde ibre Cumhur İttifakı’na doğru dönmeye başladı.
Yakın dönemdeki tüm diğer
aylarda olduğu gibi, Ekim ayında da seçmenlerin gündeminde ekonomi, hayat
pahalılığı, enflasyon, zamlar, geçim sıkıntısı ve işsizlik en ön sıralarda yer
alıyor. Bu cephede değişen bir şey yok. Bu ana meseleler dışında gündeme sızan
farklı konular da bulunuyor; asgari ücrete yapılacak zam beklentisi, EYT ve 2023
seçimleri.
Ekim ayında seçmenlerin
gündemi, ülke sorunlarına yönelik değerlendirmeleri ve ruh hallerindeki
karamsarlık sabit kalırken, algı ve tutumlarında önemli farklılaşmalar oldu.
Metropol illerinde
yaşayan seçmenler arasında hane halkı gelirinin önümüzdeki on iki ay içinde bugüne
kıyasla daha iyi olacağını düşünenlerin oranı bir önceki aya kıyasla Ekim
ayında yüzde 16’dan yüzde 21’e ve ülke ekonomisinin aynı dönem içinde daha iyi
olacağına inananların oranı da yüzde 18’den yüzde 22’ye yükseldi. Benzer
şekilde, önümüzdeki bir yıl içinde enflasyon oranının düşeceğine inanan
metropollü seçmen oranı Eylül ayında yüzde 11 iken, Ekim ayında yüzde 16 oldu.
Bu ortam içinde ülke ekonomisine güven duyan seçmenlerin oranı da bir ay içinde
7 puanlık bir artış gösterdi.
Seçmenler arasında
sınırlı da olsa bir iyimserlik yayılır ve ülke ekonomisine duyulan güven artış
gösterirken, seçmenlerin ekonomik kriz ile ilgili değerlendirmelerinde de kayda
değer bir değişim gözlendi. Ülkede bir ekonomik kriz olduğuna inanan
seçmenlerin oranı bir ay içinde tam 9 puan eridi ve Ekim ayında yüzde 71 olarak
ölçüldü.
Seçmen değerlendirmeleri
ve algıları bu değişimleri yaşarken, Hükümet politikalarına dair değerlendirmelerde
de dönüşümler oldu. Bugün her ne kadar seçmenlerin büyük çoğunluğu Hükümet’in
döviz kurları, faizler ve enflasyon konusundaki politikalarını başarısız olarak
değerlendirse de, geçtiğimiz ay içinde Hükümet’in enflasyon ve faiz
politikalarına güvenenlerin oranı 4 ve döviz politikalarına güvenenlerin oranı
da 5 puan arttı.
Bunun yanı sıra, ülkeyi karşı karşıya bulunduğu ekonomik ve siyasi krizlerden Cumhur İttifakı’nın çıkartabileceğine inanan seçmenlerin oranı çok sınırlı sayıda artış gösterirken, bu alanda Millet İttifakı’na işaret eden seçmenlerin oranı tam 8 puan düştü.
Tüm bunların neticesinde
önümüzdeki seçimleri kimin kazanabileceğine dair inançlara baktığımızda Cumhur
İttifakı’nın güç kazandığını, buna karşın Millet İttifakı’nın güç kaybettiğini
görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni Erdoğan’ın kazanacağına inanan
seçmenlerin oranı bir önceki aya kıyasla 5 puan artış gösterirken, Millet
İttifakı adayının kazanacağına inananların oranı da 8 puan düştü.
Bu rakamların anlattığı
hikâye son derece tutarlı, net ve tartışma götürmez. Zaman, araştırmaları doğru
okuma zamanı.
***
Araştırma bulguları için
kaynak: Sia Insight Ekonomik Gündem Araştırması (Ekim 2022), 3 büyük ilde yaşayan 18-65
yaş grubunu temsil eden 416 seçmen ile 07 – 15 Ekim 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen
bilgisayar destekli telefon görüşmeleri.
Yorumlar
Yorum Gönder