GİZLİLİK
Hepimizin diline pelesenk
olan cümlelerden biri de “artık hayatımız dijitalleşti”. Dijitalleşme kuşkusuz
ki pandemi öncesinde de şirketlerin, markaların ve tüketicilerin gündeminde
olan bir gelişmeydi, ancak pandemi ile birlikte şirketler için var kalma
savaşında önemli bir savunma mekanizması işlevi gördü. Bunun sonucunda da şirketlerin
bu dönem içinde dijitalleşme alanında yaptıkları yatırımlar hız ve derinlik kazandı.
Tüketiciler arasında da son derece farklı motivasyonların etkisiyle
dijitalleşme süreci yakın dönemde ivmelendi.
Ancak, dijitalleşme
konusunda henüz yolu tamamlamadık, hem şirketlerin hem de tüketicilerin
değerlendirmelerine göre dijitalleşme konusunda daha gidecek uzun bir yolumuz
var.
Bu yolculuk sırasında
tüketicilerin dijitalleşme yolculuğunda kurumlardan ve şirketlerden önemli
beklentileri bulunuyor. Tüketicilere göre dijitalleşmenin öncelikli alemeti
farikaları dijital ürün ve hizmetlerin “teknolojik ve yenilikçi olması”, “kolay
kullanılabilmesi” ve “her an ve her yerde erişilebilir olması” olarak
sıralanmaktadır.
Tüketicilere göre
dijital bir ürün ve markanın sahip olması gereken en önemli özellik kişisel
bilgilerin korunmasına önem vermesi ve gizliliği sağlamasıdır. Bu özellik
birçok tanımlayıcı özelliği geçip listenin en üstünde yer almaktadır (1).
Kişisel verilerin
gizliliği bugün tüketici dünyasında en çok hassasiyet yaratan konuların başında
gelmektedir. Kişisel verilerin birçok kez ortaya saçılmış ve satılmış olduğu gerçeği
ya da bu verilerin kötü niyetlerle kullanıldığının öğrenilmesi (en aşina olunan
örnek Facebook - Cambridge Analytica veri skandalı) sonrasında tüketicilerin bu
hassasiyetini son derece olağan karşılamak gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz günlerde dünya kamuoyu Facebook’un ve Türkiye kamuoyu da başta e-Nabız ve e-Devlet olmak üzere kamuda bulunan bazı verilerin ele geçirilip geçirilmediğini tartıştı. Facebook eski çalışanlarından Francis Haugen’ın şirketin güvenlikten ziyade büyümeye odaklandığını net bir şekilde açıklaması, şirketin sosyal ve siyasi hayat üzerinde yarattığı etkileri ifşa etmesi global düzeyde endişeleri pekiştirdi.
Özel şirketlerin ya da
kamuya ait veri depolarının saldırıya uğrayıp kişisel verilerin online dünyada
satışa çıkarılması ya da sosyal medyanın siyasi hayat üzerindeki etkilerine
dair gelişmeler bir çok kez gündemimize gelmişti ve gelmeye de devam edecek.
Dijitalleşme ve bunun
bir uzantısı olan sosyal medya (aslında meselenin sadece sosyal medya
olmadığını ve yarattığı tahribatı yedi saatlik Facebook, Instagram ve WhatsApp
kesintisinde deneyimledik) tartışmasız bir şekilde hayatımızı kolaylaştırıyor,
basitleştiriyor, inanılmaz bir zaman tasarrufu yaratıyor, kendine ait devasa
bir ekonomi üretiyor, ancak diğer yandan da bizleri birçok manipülasyona maruz
bırakıyor, demokrasi üzerinde olumsuz etkili oluyor ve bireysel anlamda da bize
ait bir çok şeyi alenileştiriyor ve geride bize ait hiçbir şey bırakmıyor.
Çağımızın en önemli dilemmalarından birisi de bu.
(1) Sia Insight’ın
Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği Türkiye’nin
Dijital Markaları Araştırması (Eylül 2021), 3 büyük ilde yaşayan 18-45 yaş
grubu A, B, C1, C2 sosyo-ekonomik sınıf mensubu 307 tüketici ile 29 Temmuz – 9
Ağustos döneminde online görüşme
Yorumlar
Yorum Gönder