DOĞRU SORU 2
Bir önceki yazıda
karşılaştığımız kamuoyu araştırmalarını okurken ve değerlendirirken dikkat
etmemiz gereken hususlara dair bir dizi yazı yazacağımdan söz etmiştim. Bu
çerçevede iyi bir araştırmanın olmazsa olmazı ve bizi en çok yanıltma
potansiyeline sahip doğru soru sorma konusu ile başlamıştım ve iyi bir soru
sormanın sahip olması gereken iki özellikten söz etmiştim.
Doğru soru sormanın
birinci ön koşulu sorunun objektif bir şekilde hazırlanması ise, ikincisi de
sorgulanan konuyu herkesin bildiği varsayımından kaçınmaktır.
Yansız ve yönlendirmesiz
bir soru hazırlamanın yanı sıra, iyi bir soru hazırlarken uzak durulması
gereken tuzaklardan bir diğeri insanların kendisini ortalamanın üzerinde görme
eğilimini unutmaktır. İnsan, psikolojisi gereği kendisini her zaman ortalamanın
üzerinde konumlandırır: bir birey matematik bilgisinin ortalamanın üzerinde
olduğuna inanır, kendisini ortalamadan daha zeki ve akıllı olarak görür,
ortalamadan daha iyi tavla oynadığına inancı tamdır, mutlaka ortalamadan daha
iyi dolma pişiriyordur, kişisel bakımına herkesten daha çok özen gösteriyordur.
Bu nedenle de insanlar kendilerini “oldukları gibi” değil, “olmaları gerektiği”
gibi yansıtma eğilimi taşırlar. Bu gerçekten yola çıkarak, “dişlerinizi
fırçalar mısınız” sorusuna alacağınız yanıtı baz alarak yapacağınız bir takım
hesaplamalar Türkiye’de satılan diş macunu volümünün oldukça uzağına düşer.
İnsan ile ilgili unutulmaması gereken bir diğer özellik insanların konformizm eğilimidir, insanlar genel olarak konformisttir; toplumun geneline hakim olan düşünceleri, tutum ve değerleri yansıtmayı ve o yönde davrandıklarını beyan etmeyi tercih ederler. İşte tam da bu nedenle, özellikle toplumsal hassasiyet taşıyan konularda sorgulama yaparken özel bir dikkatin gösterilmesi zorunludur. Din, cinsellik, şiddet gibi konular sosyal hassasiyetler taşıyan özel konulardır. Bu nedenle, örneğin, kadına yönelik şiddet ile ilgili bir araştırmada katılımcılara soru yöneltirken son derece dikkat etmek gereklidir; katılımcıların toplumdaki egemen değerlere yönelmelerini engelleyip, kendi değerlendirmelerini açığa çıkartıcı sorular sormak iyi bir araştırmacının en önemli görevidir.
İyi bir soru hazırlamanın kuşkusuz ki dikkate alması gereken başka özellikler de bulunuyor. Bu yazıda tamamına yer vermek gibi bir iddiam bulunmuyor. Bu yazıda özellikle kamuoyu araştırmalarında sıklıkla karşılaştığımız sorunlu sorgulama örneklerine yer vermeyi hedefledim. Sorunlu sorgulamalar ne yazık ki yanlış bilgilerin toplumda tartışılmasına, üzerinde derinlemesine sosyal analizler gerçekleştirilmesine ve yanlış bilgilerin yeniden üretilmesine neden oluyor. Amacım, araştırmalardan yola çıkan doğru bir tartışma platformuna zemin oluşturulmasına katkıda bulunmak ve yanlı, yönlendirmeli araştırmalara dikkat çekmek, bu tür çalışmalardan uzak durmayı sağlamak.
Bu ve bir önceki yazıda
gündeme getirdiğim dört özelliğin ötesinde, altını çizmek istediğim bir husus
daha bulunuyor: araştırma katılımcılarına yönelteceğimiz soruların mutlak
suretle anlaşılır ve tekil anlamlar içerecek şekilde yöneltilmesi gerekiyor. Bu
konu, tüm sorgulamaların temel özelliği olmak durumunda.
Bir sonraki yazıda iyi
bir araştırmanın ikinci koşulu olan, doğru kişiye soru yöneltme, yani
temsiliyet meselesini ele alacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder