30 NİSAN: ARAŞTIRMA VE PAZARLAMA SEKTÖRÜNÜN KÜÇÜLMESİ EKONOMİYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Fatoş Karahasan
Salgının görece etkisinin daha az
hissedildiği 2020 birinci çeyreğinde bile Batı ülkelerinde pazarlama
araştırması sektörünün yüzde 20’nin üzerinde daraldığı tahmin ediliyor.
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, Mart sonunda şirketlerin yüzde 85’i
pazarlama etkinliklerini tamamen durdurmuş bulunuyor (1).
2 Mayıs 2020 Dünya Pazarlama
Araştırmacıları Günü öncesinde, Sia Insight Genel Müdür, Kurucu Ortak ve TÜAD
Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Tapınç’la araştırma ve pazarlama sektörümüzün
durumunu değerlendirdik. Tapınç’ın paylaştığı verilere göre, Türkiye’de de
benzer bir eğilim gözlemleniyor.
Oysa, geçmiş yıllardaki yaşanan
krizlerde reklam yatırımlarını kesmeyen şirketlerin zor zamanları büyüyerek
atlattıklarını ve bu büyümenin daha sonraki dört beş yıllık zaman diliminde de
sürdüğüne dair pek çok vaka analizi mevcut. Şirketler, iletişim bütçelerini
daraltırken, bu kalemlerin bir harcama değil yatırım olduğu gerçeğini
unutmamalılar.
“Şirketlerin yüzde 57’si pazarlama ve yüzde
49’u da iletişim bütçesini kısmayı planlıyor”
Karantina ve korona’nın pazarlama dünyası üzerindeki etkisi ne olacak?
Hüseyin Tapınç: Marketing Türkiye
ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği çerçevesinde C Düzey yöneticilerle Nisan
başında yaptığımız bir araştırmaya göre, 2020 yılında şirketlerin yüzde 57’si
pazarlama ve yüzde 49’u da iletişim bütçesini kısmayı planlıyor. Bu oran,
araştırma bütçeleri söz konusu olduğunda da yüzde 50 düzeyinde bulunuyor.
Bu kadar büyük bir farkı hangi nedenlerle açıklıyorsunuz?
Batı ülkeleri ile Türkiye’de
araştırma sektörünün bu salgından etkilenmesinin hem benzer hem de farklı
nedenleri bulunuyor.
Benzerlik tüm şirketlerin kriz
anında ilk refleks olarak pazarlama ve dolayısıyla pazarlama araştırması
bütçelerini kısmalarından kaynaklanıyor. Birçok şirket hem kendi firmalarındaki
hem de sektörlerindeki daralmayı öngörerek araştırmalarını durdurdular ya da
ötelediler. Amaç finansal önlemler alarak giderleri aşağı çekmekti. Türkiye’de
şirketlerin yüzde 50’si 2020 yılında hem kendi şirketlerinde hem de faaliyet
gösterdikleri sektörde küçülme bekliyor.
Bu daralmanın araştırma sektörü üzerindeki etkisi nasıl olacak?
Pazarlama faaliyetleri askıya
alınınca ürün testleri, kullanım tutum araştırmaları, segmentasyon çalışmaları
gibi bazı araştırma alanları otomatikman gündemden kalktı. Batı ülkeleri ve
Türkiye arasındaki farklılık ise araştırma dünyamızın yapısından kaynaklanıyor.
Yüz yüze görüşmelerin yapılamaması büyük bir sorun oluşturuyor...
Evet. 2019 TÜAD Araştırma Sektörü
verilerine göre, panel çalışmalarını bir yana bırakacak olursak, araştırma
sektörünün yüzde 83’ü kantitatif araştırmalardan oluşuyor ve bu yapının içinde
de yüz yüze görüşmelerin payı yüzde 63 (paneller dışında tüm sektörün yüzde
52’si). Bu, bir çok Batı ülkesine göre çok yüksek bir oran ve ilk vakaların
görülmeye başlaması ile birlikte araştırma dünyası tüketici ile doğrudan temas
ettiği noktalardan çekildi. Bu çekilmenin bir diğer yansıması da kalitatif
araştırmalarda görüldü. Kalitatif araştırmalar ve bunların içinde grup
tartışmaları araştırma sektörü toplamında yüzde 5’lik bir paya sahip bulunuyor.
Tüketiciler ile birlikte bir stüdyo ortamında gerçekleştirilen grup
tartışmaları, farklı mekanlarda gerçekleştirilen derinlemesine görüşmeler bir
anda bitti.
Virüs herkesi korkuttu doğal olarak...
Sahalardan çekilmenin amacı,
salgın karşısında hem araştırma ve veri toplama şirketi çalışanlarını hem de
araştırmaya katılanların sağlığını korumaktı. Zaten kimse tanımadığı bir anketörü
evine ya da işyerine almaz, kimse de bir grup tartışmasına katılmak için bir
araştırma şirketine gitmezdi.
Nasıl tüketiciler virüs
karşısında kendilerini korumak için var kalma güdüsüyle bir takım stratejiler
geliştirip aksiyon aldılarsa, benzer bir durum araştırma sektörü için de
geçerli oldu.
Soruna nasıl bir çözüm geliştirildi?
Araştırma sektörü içinde sadece
yüzde 6’lık bir paya sahip olan kantitatif online araştırmalar ve yüzde 0.5’lik
kalitatif çalışmalar bir anda patlama yaptı ve en başta grup tartışmaları ve
sonra da hedef kitlesi uygun olduğu sürece kantitatif araştırmalar hızla sanal
dünyaya taşındı.
Bunun olumlu ya da olumsuz hangi sonuçları oldu?
Kalitatif stüdyoların
kapanmasıyla birlikte tüm grup tartışmaları hatta çalıştaylar zoom ya da
hangout gibi platformlara taşındı. Bu taşınmanın en önemli artısı artık
tüketiciler ile suni bir ortamda değil de gerçek bir ortamda, yani evlerinde
araştırma gerçekleştirmek oldu. Bunun da ötesinde, sanal ortamda sınırlar
ortadan kalktığı için İstanbullu tüketiciler ile Anadolulu tüketicileri aynı
grup tartışması ortamında bir araya getirmek mümkün hale geldi.
Kalitatif araştırmaları neredeyse
bir gecede online platformlara taşıyan araştırma sektörü kantitatif çalışmaları
da sanal dünyaya taşımak için hızlı aksiyon aldı. Ancak buradaki temel sorun
Türkiye’deki online panellerin büyüklüğü ve online çalışmaların temsiliyet
gücü. Şimdi sektörün önündeki en büyük sorun da bu olarak görünüyor.
Bu dönemin en gözde yöntemi ne oldu?
CATI (bilgisayar destekli telefon
görüşmeleri) ilk sıraya yükseldi. İlk önce iş yerlerinden, kurulu bir düzen
içinde gerçekleştirilen anketler salgının yayılması ile birlikte evlerden
yapılmaya başlandı.
Korona salgını sadece
araştırmaların yapılma biçimini değil, aynı zamanda gerçekleştirilen
araştırmaların konularında da değişikliklere neden oldu. Bir çok araştırma
konusu gündemden düşerken, korona günlerinde değişen tüketicileri anlamaya
yönelik araştırmaların ve marka değer/ marka sağlığı araştırmalarının yıldızı
parladı. Öne çıkan bir başka araştırma alanı da ekonomik ve fiyata duyarlı
müşterilerin beklentilerini karşılamak üzere kurgulanan çok müşterili kalitatif
ve kantitatif araştırmalar oldu.
Araştırma sektörünün attığı adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu dönemde araştırma sektörünün
bir başka hamlesi şirketlerin akıllarda kalmasını sağlamak ve günü yakalıyoruz
mesajını vermek adına bugünü anlatan araştırmaları ücretsiz olarak araştırma
verenler ile paylaşmak oldu. Başlangıçta çekici görünen bu davranış bir süre
sonra birbirini tekrar eden araştırmalara dönüşünce cazibesini yitirdi ve
araştırmanın ucuz bir meta haline gelmesine yol açtı.
Gelecek dönemle ilgili nasıl bir senaryo olabilir?
Bugünden geleceğe bakınca, alınan
tüm bu önlemlere ve araştırma sektörünün çevikliğine karşın sektörde çok ciddi
bir daralmanın gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Türkiye’de araştırma
sektörünü zor bir dönem bekliyor.
(1) Marketing Week ve Econsultancy
tarafından gerçekleştirilmiş bir araştırma.
https://www.marketingweek.com/marketing-campaigns-delays-rise-coronavirus/
Bu röportaj ilk kez 30 Nisan 2020 tarihinde CNNTURK.com internet sitesinde yayınlanmıştır
Yorumlar
Yorum Gönder