AĞUSTOS 2018: YEPYENİ BİR EKONOMİK KRİZİMİZ OLDU
Türkiye
son haftalarda tarihinin en çalkantılı ekonomik dalgalanmalarını ve
uluslararası ilişkilerini yaşıyor ve bu iki konu gün geçtikçe birbirinin içine
giriyor.
Döviz
kurları günlük olarak yüzde onları, yirmileri aşan bazda aşağı ve yukarı yönlü
bir hareketlilik sergilerken, uluslararası arenada ve ekonomistler arasında
kriz beklentilerinin ve söylentilerinin arkası kesilmiyor. Hatta bazı
ekonomistler Türkiye’yi uluslararası bir krizin ilk adımı olarak görüyorlar ve
Türkiye’de yaşanan bu dalgalanmaların başta Avrupa olmak üzere hızla global
yansımaları olacağından söz ediyorlar. Sosyal medyaya dönüp baktığımızda kriz
zaten çoktan başlamış durumda ve almış başını gidiyor. Bu arada Hükümet de
yaşanan ekonomik çalkantılar karşısında aldığı önlemleri peyder pey gündeme
getiriyor.
Türkiye
ekonomik cephede kriz senaryolarını konuşurken, uluslararası arenada da ABD ile
olan ilişkiler geriliyor ve bu gerginlik hızla ekonomik ambargolara dönüşüyor.
Her iki ülke karşılıklı olarak bazı ürünlerin vergilerini arttırıyor, hemen
ardından yeni ambargolar gündeme geliyor ve hatta ilişkilerin tamamen
kopmasından, “başka dünyalara yüz çevrilme” olasılığından söz ediliyor.
İç siyasi dinamikler,
ekonomik teyakkuz durumu ve uluslararası ilişkilerin hiç olmadık derecede bu denli
iç içe geçtiği bu günlerde, Sia Insight
Türkiye’nin üç büyük ilinde yaşayan tüketicilerin gündemini ve ekonomik
gelişmeler karşısındaki değerlendirmelerini ele almak için 15-16 Ağustos tarihleri
arasında bir araştırma gerçekleştirdi (1).
Bu
araştırma sonuçlarına göre, metropollü tüketicilerin % 42’si önümüzdeki bir yıl
içinde hanehalkı gelirinin bugünden daha iyi olacağına inanırken, geleceğe
kötümser bakanların oranı %28 düzeyinde kalıyor. Üstelik tüketiciler
Türkiye’nin geleceğine dair daha iyimser bir bakış açısına sahip ve %56’sı ülke
ekonomisinin gelecek on iki ayda bugünden daha iyi olacağına inanıyor. Benzer
bir orandaki tüketici kesimi de Türkiye ekonomisine güven duyuyor.
Bununla
birlikte ekonomi kaynaklı sorunlar (genel ekonomik durum, dövizdeki
dalgalanmalar, işsizlik, vb.) metropollü tüketicilerin gündeminde daha çok yer
edinmeye başladı. Metropollü tüketicilerin yüzde %63’ü ekonomik kökenli bir
sorunu Türkiye’nin ana meselesi olarak görüyor. Bu, son derece yüksek bir oran.
Ekonomik sorunları eğitim ve terör izliyor.
Bu arada
hemen belirtmek lazım ki, terör tüketiciler için en büyük endişe kaynağı. Bunu
ekonomik kriz izliyor. Türkiye’ye karşı izlenebilecek uluslararası ambargo ya
da Türkiye’nin uluslararası arenada soyutlanması, yalnız bırakılması önemli
endişe kaynakları arasında yer almıyor. Bunlar tüketicilerin sadece yaklaşık
dörtte biri için endişe kaynağı.
Metropol
illerinde yaşayan tüketicilerin büyük bir çoğunluğu son haftalarda döviz kurlarında
yaşanan dalgalanmalardan haberdar ve konuyu yakından takip ediyor (%75) ve bu gelişmeler
ağırlıklı olarak televizyondan ve sosyal medyadan izleniyor. Gençler arasında
sosyal medya çok daha önemli bir haber kaynağı. Dövizde yaşanan dalgalanmaları
duymayanların oranı da %8.
Dövizdeki
dalgalanmalar metropol tüketicileri tarafından Türkiye’ye karşı düzenlenmiş
uluslararası bir komplo olarak değerlendiriliyor (tüm metropol tüketicilerinin
% 64’ü). Bu dalgalanmaların Hükümet politikaları sonucunda çıktığına
inananların oranı da tüm metropollü tüketiciler arasında %28.
Tüketiciler
her ne kadar dövizdeki dalgalanmaları uluslararası bir komploya bağlamış
olsalar da %55’lik bir kesim yaşanabilecek bir ekonomik krizin geçmiş krizler
ile aynı düzeyde olacağına ve hatta daha derin yaşanacağına inanıyor. Bununla birlikte,
aynı tüketicilerin %81’i Türkiye’nin bu dalgalanmaları atlatacağına inanıyor ve
Hükümet politikalarına güveniyor.
Sonuç
olarak, tüketiciler bugün ülkenin uluslararası bir komplo ile karşı karşıya
olduğuna inanıyor, gelişmeleri yakından izliyor ve bu gelişmelerden endişe
duysa da olayın adını henüz “kriz” olarak koymuyor.
Olası bir
krizden en çok etkilenmesi beklenen üç kesim küçük işletme sahipleri, esnaf ve
çalışanlar. Büyük şirketlerin ve holdinglerin krizden çok etkilenmeyeceğine
inanılıyor. Bunun yanı sıra, olası bir krizin en çok bankacılık sektörünü ve
daha sonra da hızlı ve dayanıklı tüketim ürünlerini vurması bekleniyor.
Bu
araştırmada dövizde yaşanan dalgalanmanın tüketici davranışlarında etkisi olup
olmadığını da değerlendirdirildi ve konuya Kurban Bayramı harcamaları üzerinden
de bakıldı. Metropol illerinde yaşayan tüketicilerin %28’i Bayram harcamalarında
bir kısıntıya gitmiş bulunuyor. Tüm metropol tüketicilerinin %72’si Bayram
harcamalarında bir kısıntıya gitmezken, %11’i genel bir kısıntıya gitti, % 10’u
kurban kesmekten vazgeçti ve % 5’i de tatil planlarını erteledi.
Bunun yanı
sıra, tüm tüketiciler arasında %6’lık bir kesim bayramdan bağımsız olarak cep
telefonu alımını şimdiden ertelemiş görünüyor.
Krizin bu
ilk yansımaları dışında kriz ortamında tüketicilerin gelecekte ne tür
davranışlar gösterebilecekleri de bu çalışmada ele alındı. Derinleşebilecek bir
kriz durumunda tüketicilerin ilk erteleyecekleri, iptal edecekleri en önemli üç
harcama kalemi “dışarıda yeme içme”, “teknolojik cihaz” ve “giyim” olarak
görünüyor. Tüketicileri arasında en çok kesintiye gidilecek kalemlerden birisi
de alkollü içecekler.
Olası bir
krizin en çok tetikleyeceği davranışlardan birisi de zaten yükselen bir trend
olan evde daha çok zaman geçirmek, dışarıda tüketmek yerine evde tüketmek ve
hesaplı markalara yönelmek olacaktır. Tüm bu değişimlerden en çok fayda
sağlayacak kanal da indirim marketler olacak gibi görünüyor.
Türkiye
yakın zamanda üç dört tane büyük kriz yaşadı; tüm şirketlerin kriz
dönemlerinden edindikleri öğretiler ve ilkeler var. Benzer bir durum tüketici
cephesi için de geçerli. Tüketiciler her ne kadar Türkiye’nin bir komplo ile
karşı karşıya kaldığına inansa da davranışlarından ve tutumlarından değişecek
ekonomik ortama kendilerini yavaş yavaş adapte ettiklerini, savunma
mekanizmalarını devreye soktuklarını görmemiz mümkün.
Bu yazı 17 Ağustos 2018 tarihinde Marketing Türkiye'de yayınlanmıştır.
(1) Araştırma,
Sia Insight tarafından Marketing Türkiye dergisi için Türkiye’nin
üç büyük ilinde yaşayan, 18 yaş ve üzeri 400 tüketici ile CATI (bilgisayar
destekli telefon anketi) bilgi toplama yöntemi ile 15 – 16 Ağustos 2018’de
gerçekleştirilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder